Türkiye’deki aktif fayların geçtiği 18 il arasında Aydın’da yer alıyor.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada; “TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bugüne kadar sayısız açıklamalarımızla Doğu Anadolu Fay Zonunda meydana gelecek depremlere dikkat çekmeye özel bir çaba harcadık, bu amaçla “DAF Sempozyumları” gerçekleştirdik. Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) boyunca bu fay segmentlerinde büyüklüğü 6.7 ile 7.5 arasında değişen birçok deprem geliştiğini ve ağır hasarlara neden olduğunu, tarihsel deprem kayıtlarına göre DAF‘ın farklı bölümleri üzerinde 150 yıldır büyük yıkıcı depremlerin gelişmediğini ve bu fay zonunun yıkıcı depremlere gebe olduğunu ifade ettik.
Bütün dikkatler olası bir İstanbul depremine odaklanmışken, etkili olduğu bölgede önemli illerimiz ve barajlarımız bulunan, uzun süredir sessizliğini koruyarak enerji biriktiren ve geçmişte çok sayıda yıkıcı depreme kaynaklık etmiş, yakın gelecekte de yıkıcı depremlere kaynaklık etmesi kaçınılmaz olan Doğu Anadolu Fay Zonu’nun gözlerden uzak tutulmaması gerektiğini belirttik, Sivrice ile Palu arasında uzanan segmentin en etkili ve yıkıcı nitelikte deprem üretme özelliğine sahip olduğunu özellikle vurguladık.
18 İLDE AKTİF FAYLAR GEÇİYOR
Odamız tarafından Türkiye Diri Fay Haritası baz alınarak yapılan incelemede, ‘Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl’ gibi 18 ilimizin merkez yerleşim birimleri ile yine içinde son depremi yaşadığımız 80’ini aşkın ilçe merkezinin ve ilk belirlemelere göre 502 köyümüzün deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğu vurgulanarak, fay hatları üzerindeki alanların yapılaşmaya kapatılarak, bu yerleşimlerde öncelikli olmak üzere kentsel dönüşümün uygulamalarının başlaması gerektiğini belirttik.
Tüm uyarılarımızın ve önerilerimizin dikkate alınmadığını son yaşanan depremin ortaya çıkardığı olumsuz bu tablo ile maalesef bir kez daha gördük. Haklı olmayı değil bu acıları yaşamamayı tercih ederdik. Ancak, doğa kaynaklı olayların afete dönüşmesinde tıpkı eğitim sisteminde yaşanan olumsuzluklarda olduğu gibi yanlış ve yanlı uygulamaların ve siyasi bir irade eksikliğinin acı sonuçlarını yaşamaya devam ediyoruz.”