Aydın Hedef Gazetesi Muhabiri Murat Tan'ın haberine göre; Aydın Ticaret Odası (AYTO) geçtiğimiz yıl Kasım ayında adı zeytinyağında sahteciliğe karışan 6 üye firmasına en üst sınırdan para cezasına çarptırmış ayrıca kınama ve üyelikten 12 ay süreyle geçici çıkarma cezasıyla da sert yaptırımlar uygulamıştı. Aradan geçen süreç dahilinde bir türlü önüne geçilemeyen ‘Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar'a yönelik sahtecilik, yeni açılan farklı firmalara ait çeşitli markalar adı altında yeni bir boyut kazanırken, Aydın’ın Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı ‘Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar' listesinde birinci sıraya yerleşmesi ilin prestijini de alt üst etti. Geçtiğimiz süreçte başta zeytinyağı üreticileri olmak üzere işini düzgün yapan işletmeleri de derinden sarsan gıda sahtekarlığıyla ilgili uygulanan kanuni yaptırımlar da caydırıcılık yönünden sorgulanmaya başlarken, konuya ilişkin olarak Hedef Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Aydın Ticaret Borsası Başkanı Fevzi Çondur, gıda teröristi olarak nitelendirdiği sahtekarlara direkt hapis cezası uygulanmasının şart olduğunu vurguladı.
“PARA CEZALARININ DA GÜNCELLENMESİ GEREKİYOR”
Borsaya üye firmalar arasında üyelerinin bulunmadığını belirten Başkan Çondur, “Olsa biz de canına okuyacağız ama üyemiz değiller. Zorunlu olarak Aydın Ticaret Odası’na üyelikleri söz konusu. Bu anlamda geçtiğimiz süreçte AYTO’nun aldığı disiplin soruşturması sonucunda uygulanan cezalar da çok doğru ve yerindedir. Disiplinin Kurulu’nun etkin çalıştırılması da bu anlamda çok önemlidir. Bunun yanında biz borsa olarak gıda sahteciliğiyle ilgili etkin mücadele için Tarım ve Orman önceki dönem Bakanı Bekir Pakdemirli’ye bir teklif sunmuştuk. Eskiden cezalar 13 bin liraydı ve bu caydırıcı değildi. Yani 2022’ye kadar durum böyleydi. Bizim teklifimiz sonrasında ceza en üst sınır olarak 500 bin liraya kadar çıkarıldı ancak gelinen noktada artık bu para cezası da yeterli değil. Bu para cezasının da güncellenmesi gerekiyor. Bir de bu sahtekarlığa adı karışanlar öyle şirketler kuruyorlar ki akıl alır gibi değil. Adamın üzerine hiçbir şey yok görünüyor. Gidip cezayı yazsanız da tahsil edemiyorsunuz” dedi.
“KANUNLARI AĞIRLAŞTIRMALIYIZ”
Suçun tekrarında hapis cezası olmasının etkin çözüm noktasında yeterli olmadığına dikkati çekerek direkt hapis cezasının uygulanması gerektiğini vurgulayan Başkan Çondur, “Bu sahtecilik esasen sağlığı çok ciddi tehdit ediyor. Bu sadece yağ karıştırma meselesinden çıktı. Son bulunanların içinde artık klorofil bile var. Bu doğrudan kanserojen bir ürün anlamına gelmektedir. Şimdi diyoruz ki, biz bu yağın kıymetlenmesi için uğraşalım. Yağımız çok güzel ama işte iki tane üçkağıtçı çıkıyor, hem haksız kazanç elde ediyor, hem kendi meslektaşlarına, hem de üreticiye zarar veriyor. Bununla da kalmıyor, ilin imajını ciddi anlamda tahrip ediyor. İşine tepe noktasına baktığımızdaysa ‘Türk Zeytinyağı’nın da adını kötüye çıkarıyor. Biz ahlaki açıdan bu sahteciliğin eğer önüne geçemiyorsak kanuni olarak geçmek zorundayız. Kanunları ağırlaştırdıktan sonra bunların önünün alınacağını düşünüyorum. Bunu sadece Aydın özelinde, Köşk’e ya da İncirliova’ya filan indirgememek de gerekiyor. Esasen bu sahtecilik ne yazık ki çoğu ilimizde var. Aydın'da denetim mekanizması çok titiz çalıştığı için bunlar yakalanıyor ve kamuoyuna açıklanıyor. Bu anlamda Aydın Valiliğimiz, Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz ile İl Jandarma Komutanlığımız gibi kolluk kuvvetlerimiz de işi çok ciddiye alarak sonuna kadar üzerine gidiyor. Kendilerine bu hassasiyetleri için de ayrıca teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
“SAHTECİLİK E-TİCARETE DE SIÇRADI”
Aydın’dan kaçan adı sahteciliğe karışan bazı firmaların İzmir Torbalı, Manisa ve Bursa gibi illerde taklit ve tağşişli zeytinyağı üretimini sürdürdüğüne dikkati çeken Çondur, ”Bekir Pakdemirli döneminde biz mücadele noktasında sürece yeni boyut kazandırdık ama gelinen noktada yeterli değil. Biz daha önce bir ulusal markette de tağşişli yağ yakalattık. O dönemlerde satanların mesuliyeti yoktu. Şimdi satanların da mesuliyeti var. Bizim girişimlerimiz sonucunda artık ulusal market zincirlerine no-name markalar giremiyor. Ancak artık bir handikabımız var; Pandemiden sonra e-ticaret patladı. Şimdi trendyol, hepsiburada gibi büyük e-ticaret sitelerine baktığımızda orada sahte analiz raporlarıyla, sahte evraklarla saçma sapan fiyatlara yağ satışı yapılıyor. Ülke çapında e-ticaret üzerinde de ne olduğu belli olmayan yağlar satılmaya başladı. Haliyle e-ticaretin denetimi çok zor. Şu an halihazırdaki en büyük sıkıntı da budur. Bu sorunu biz Aydın Ticaret Borsası olarak bakanlığımıza bildirdik. Artık nasıl bir yaptırım olur, nasıl bir denetim mekanizması geliştirilir bu bizi aşıyor. Netice itibariyle taklit ve tağşişli gıda uzun vadede ülkemize de çok büyük zararlar verecektir. Önüne geçilmesi zorunluluktan öte aynı zamanda insan sağlığı açısından da hayatidir” ifadelerini kullandı.
“ORTA YERDE KİRLİ BİR PARA VAR”
Sahte zeytinyağının insan sağlığına zarar verdiğini ve önüne geçilemezse ilerleyen süreçte sağlık harcamalarının bu duruma paralel olarak daha da artacağına da vurgu yapan Çondur, “Gelinen süreç itibariyle sağlık harcamalarında da bir artış varsa inanın bu nedenledir. Tüm bu süreç zincirleme bir şekilde gelişmektedir. Konunun özü itibariye üç beş sahtekar para kazanacak diye milyonlarca insanın cebinden para çıkmasının yanı sıra insan sağlığı da tehdit altındadır. Bu işi böyle görmek gerekiyor. Yani basit bir mevzu değil. Çok büyük paralar kazanıyorlar. Orta yerde bu sahtecilikle kazanılan kirli bir para var. Bizim bunun topyekun önüne geçmemiz gerekiyor. Ne yazık ki tüketicilerimiz de tamahkar. Geçen sene zeytinyağının toptan fiyatı 250 lirayken bazı vatandaşlarımız 70 liraya ambalajlı yağ aldığını söylüyor. Diyoruz ki; Kardeşim bunun toptanı 250 lira. Sen bu fiyatın altına alamazsın. Bize verilen cevapsa firmanın elinde eski senenin yağları olduğu ve stokları erittiği şeklinde oluyor. Stoklarımızı eritiyoruz diyerek insanları kandırıyor. Dediğim gibi tüketicinin tamahkarlığı da bir sorun. Ucuz aldım diye karışık yağ alıyorlar. Burada tüketicilerimize de çok büyük görev düşüyor” dedi.
“TÜKETİCİLERİMİZİN DE BİLİNÇLENMESİ ŞART”
Aydın Ticaret Borsası olarak geçtiğimiz süreçte 42 ilde zeytinyağı tadımına dönük tanıtım çalışmaları yaptıklarını da hatırlatan Çondur, “Gerçek zeytinyağını ve Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescilli Aydın Memecik Zeytinyağı’nın tadı nasıl olur, nasıl olmalı, gerçek yağ nedir, bozuk yağ nedir, karışık yağ nedir sorularına cevap vermek için bu çalışmayı yaptık. İnsanımızı da bu sayede uyarmak ve sahteciliğe karşı farkındalık oluşturmak istedik. Ama ne oldu? Tam anlamıyla bir başarıya ulaştığımızı ne yazık ki söyleyemiyoruz. Gelinen noktada yine zeytinyağı tüketimimiz halen resmi verilere 2 litre bandında kalıyor. Bu da çok düşük bir ölçeğe karşılık gelmektedir. Tüketicilerimizin zeytinyağı konusunda ciddi anlamda bilinç kazanmasına da önemle eğilmemiz şart” diye konuştu.