Aydın Hedef Gazetesi'nden Murat Tan'ın haberine göre; İklim Kanunu’nun yeniden gündeme alınmasının ardından yasalaşmasıyla 81 ilde "İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu" kurulacağı bilinirken, geçtiğimiz süreçte Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen "İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030)" raporunda, Aydın ile ilgili de çarpıcı verilerin yer aldığı bilgisine ulaşıldı.
Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak finansmanıyla Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen "İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030)" kapsamında yayımlanan rapor, Aydın için çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Su yönetiminden sağlık hizmetlerine, enerji üretiminden sanayiye kadar pek çok sektörde Aydın’ın söz konusu raporda yüksek risk grubunda değerlendirilmesi dikkat çekici bulundu.
AYDIN SULANABİLİR TARIM ALANI EN YÜKSEK İL
Tarım alanındaki sulama potansiyeli bakımından Türkiye genelinde öne çıkan Aydın, yüzde 88,7 ile sulanabilir tarım alanı oranının en yüksek olduğu il olarak "İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030)" kapsamındaki raporda yer aldı. Türkiye’de sulama oranının yüzde 50'nin üzerinde olduğu yalnızca 6 il bulunurken, Aydın’ın listenin zirvesinde bulunması, il tarımının iklim değişikliğine karşı ne denli hassas olduğunu da gözler önüne sererken, bu yıl il genelinde ilk kez parsel bazlı uygulanacak olan yüzde 50 kısıtlı su dağıtım planını da akıllara getirdi. 2018-2022 yılları arasında hazırlanan Aydın İli Tarımsal Kuraklık Eylem Planı’nda da ‘Kuraklık şartlarına uygun alternatif ürün planlamasının münavebe sistemine göre yapılması’nın yer aldığı bilinirken, “İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030)" çerçevesinde hazırlanan raporda yer alan Aydın ile ilgili verilerse dikkat çekici bulundu.
AYDIN PİLOT İL Mİ?
Hatırlanacağı üzere, Yeniden Refah Partisi İçişleri Politikaları Kurul Üyesi Ahmet Fatih Hatunoğlu’nun, geçtiğimiz yıl Ocak ayında Türkiye'de karbon ve metan gazı salınımı uygulaması için ilk pilot bölgenin Aydın olduğunu belirtmesi büyük dikkat uyandırmıştı. Aydın özelinde sera gazı emisyonlarının azaltılması, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve halk sağlığının korunması gibi alanlardaki çalışmaların yoğunlaştığı bilinirken, İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030) kapsamındaki verilerin, ilin aynı zamanda İklim Kanunu’na uyum süreci kapsamında kısıtlı su dağıtımı ve kuraklığa uygun ürün desenine geçilmesi konusunda da pilot il olup olmadığı sorularını beraberinde getirdi.
Aydın, İklim Değişikliği Başkanlığının geçtiğimiz yıl Emisyon Ticaret Sistemi(ETS), Yeşil Dönüşüm ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması bilgilendirme istişare toplantıları yaptığı 14 il arasında da yer alırken, ETS ve Yeşil Dönüşüm bilindiği üzere kaynakların etkin kullanımını zorunlu kılmasının yanı sıra su gibi stratejik kaynakların planlı dağıtımını da içeriyor.
DOLAŞIM SİSTEMİ KAYNAKLI ÖLÜMLERDE ZİRVEDE
İklim değişikliğine bağlı sıcak hava dalgalarının sağlık üzerindeki etkilerinin de Aydın için ciddi bir tehdit oluşturduğuna yer verilen bakanlığın raporundaysa dolaşım sistemi kaynaklı ölümlerin toplam ölümler içindeki oranı bakımından Denizli ve Kırıkkale ile birlikte en yüksek olduğu 3 il arasında listelendi. İlde, sıcak hava dalgaları mevcut tehlike seviyesinde "yüksek" olarak sınıflandırılırken, dolaşım sistemi hastalıkları ve bebek ölüm hızının artışı gibi göstergeler, halk sağlığı politikalarının iklim değişikliği bağlamında yeniden şekillendirilmesini zorunlu kıldığına da vurgu yapıldı.
KANSERE YOL AÇABİLECEK ÇEVRESEL RİSKLER SAPTANDI
Aydın’da 2018 yılında yapılan ekolojik bir çalışmada, kanser vakalarının çevresel risk faktörleriyle ilişkisinin araştırıldığına da değinilen raporda, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen çalışmada, hava, su, toprak ve besin zincirleriyle bağlantılı dört temel çevresel risk faktörü değerlendirildiği, kanser vakalarının mekânsal dağılımıyla çevresel kirlilik arasında dikkat çekici korelasyonlar belirlendiğine dikkat çekildi. Söz konusu bulgular, Aydın’da çevre-sağlık ilişkisine yönelik daha fazla bilimsel araştırma yapılması gerektiğine de işaret etti.
SU STRESİ BAKIMINDAN RİSKLİ İLLER ARASINDA
Raporda, TÜİK’in 2018 verilerine göre, Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından içme ve kullanma suyu şebekesine çekilen su miktarı ile dağıtılan su miktarı arasındaki farkın oldukça düşük olduğu bilgisi paylaşılırken, yıllık su kaybı oranı yalnızca yüzde 10-20 aralığında gösterildi. Ancak söz konusu veriye rağmen Aydın’ın su stresi ve duyarlılık düzeyi açısından Türkiye genelinde en riskli iller arasında belirtildiği rapora göre, su kaynaklarının etkin yönetimi ve iklim değişikliği etkilerine karşı dayanıklılığın artırılması gerektiğine de dikkat çekildi.
AYDIN’A ÇİFTE TEHDİT
Jeotermal enerji bakımından Türkiye’nin öncü illerinden olan Aydın’da, artan ortam ve su sıcaklıklarının santrallerin verimliliğini düşürdüğünün de bildirildiği raporda, iklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklıkların yükselmesinin, doğal çıkışlı ve sondajlı jeotermal sahalarda enerji üretimini sekteye uğratma riski taşıdığı belirtildi. Rapora göre Aydın, söz konusu alanda da ‘çok yüksek risk’ grubu içerisindeki sınırlı sayıda ilden biri olarak öne çıktı.
Sanayi sektörü açısından kuraklık tehlikesinin değerlendirildiği risk analizinde Aydın, Ege Bölgesi'nde Balıkesir, Manisa, Denizli, Afyonkarahisar ve İzmir ile birlikte yüksek risk grubunda yer alırken, özellikle Söke’deki Kipaş Kağıt Fabrikası gibi suya dayalı sanayi faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde su kaynaklarındaki azalmanın üretim süreçlerinde aksamalara neden olabileceğine de değinildi.
AYDIN İÇİN NE YAPILMALI?
Raporun sunduğu veriler ışığında Aydın, iklim değişikliğinin etkilerine karşı kapsamlı önlemler geliştirmesi gereken illerin başında gelirken, su kaynaklarının verimli kullanılması, çevresel kirleticilerin kontrol altına alınması, jeotermal enerji üretiminin sürdürülebilir yöntemlerle geliştirilmesi ve sağlık altyapısının iklim kaynaklı risklere karşı güçlendirilmesi gerektiği öne çıktı.