Aydın Hedef Gazetesi'nden Murat Tan'ın haberine göre; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eski müsteşarı Prof. Dr. Öztürk, geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin havası en temiz yerleşim alanlarından birisi olarak da bilinen Didim'de kötü ozon kirliliğinin riskli seviyeye ulaştığını belirterek uyarılarda bulundu. Kötü ozon kirliliğinin halk sağlığının yeterli korunmasının sağlanmadığı anlamını taşıdığını belirten Prof. Dr. Öztürk, belli süre ve belli konsantrasyonda maruz kalındığında yaşanacak olumsuzlukları da tek tek sıraladı.
“İLTİHAPLANMA AÇISINDAN AKCİĞERE ETKİ EDER”
Didim’de hava kalitesini değerlendirdiği açıklamasında kötü ozon kirliliğinin güncel değerinin 278 µg/m³ seviyesine ulaştığını belirten Prof. Dr. Öztürk, “Yine Didim’de son saatlik ortalama mevcut değer 187 µg/m³ olarak ölçülmüşken, 8 saatlik ortalama sınır değerse 120 µg/m³’tür. Kötü ozon kirliliğinin önemli sağlık etkileri, halk sağlığı yeterli korunması sağlanmıyor demektir. Sağlıklı genç yetişkinler, kötü ozon kirliliğine 6.6 saat maruz kaldığında, fizyolojik ve iltihaplanma açısından akciğere etki eder. Çocuklarda da sağlığa olumsuz etkileri vardır. Günlük ölümlerde de günlük zaman serileri bulgularına dayanarak bakıldığında yüzde 3-5 artış gibi etkilere neden olur. Ciğerlere kadar ulaşan ozonun yüzde 90'ı solunum yolu ile dışarı atılamadığı için ozon; Hassas akciğer fonksiyonlarını zarar verir, iltihaplanmasına neden olur ve bozar. Ayrıca kırmızı kan hücrelerinin yapısının değişmesine, faranjit, laranjit, göz, burun ve gırtlak tahrişine, öksürüğe ve göğüs rahatsızlığına da sebep olmaktadır” dedi.
SAĞLIĞA OLUMSUZ ETKİLERİNİ LİSTELEDİ
Ozon kirliliğine belli süre ve belli konsantrasyonda maruz kalındığında yaşanacak olumsuzluklara değinen Prof. Dr. Öztürk, “Yüksek konsantrasyonda kötü ozon kirleticisi cilt üzerinde güneş yanığı gibi iltihaplanmaya ve akciğerde kalıcı hasara neden olabilir. Kötü ozon kirliliği, çocukların ve özellikle 65 yaş üzeri insanların solunum sistemine daha ciddi etkiler oluşturmaktadır. Özellikle astımlı ve yaşlı insanlara etkisi daha ciddi olmaktadır. Belirli genetik özelliklere sahip kişiler ile C ve E vitaminleri gibi belirli besin maddelerini yeterli almayan insanlar, kötü ozon kirliliğine karşı daha fazla risk altındadır. Kötü ozon özellikle çocukların IQ'nu negatif etkilemektedir. Kötü ozon konsantrasyonu çok yüksek olduğunda, herkes risk altındadır. Kötü ozon katarak hastalığını şiddetlendirir. Kötü ozon, kronik akciğer hastalarının uzun süreli gelişiminde de önemli rol oynar” diye konuştu.
“ACİLE BAŞVURU SAYISINDA ARTIŞ GÖZLENİR”
240 μg/m3 kötü ozon konsantrasyonuna 1 saat ve 160 μg/m3’eyse 6 saat maruz kalındığında akciğer fonksiyonunda zayıflama ve fiziksel egzersiz işleminde azalma görüldüğüne de dikkati çeken Prof. Dr. Öztürk, “600 μg/ m³ kötü ozon (O3) konsantrasyonuna kısa süreli maruz kalındığında akciğer şişkinliğine ve ölüme neden olur. 240 μg/m3 ve üzerinde (güncel ozon değeri, 278 µg/m³) ozon konsantrasyonuna 1 saatten fazla maruz kalındığında hastaneye ve acil servise başvuru sayısında artış gözlenir. Akciğer fonksiyonlarında azalma gözlenmiştir. Bu azalma etkileri; solunumda düşme, soluk borusu hiper aktivitesi, soluk borusu iltihabı, atletik performansta düşme, öksürük ve nefes darlığı semptomlarında artış, epitel permeabilitede artış şeklinde olmakta. Yüksek ozon kirliliğin astımlı kişileri daha fazla etkilediği gözlenmiştir” ifadelerini kullandı.