Aydın Hedef Gazetesi Muhabiri Murat Tan'ın haberine göre, Çine Ziraat Odası ve Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Eşiyok, tarımda yaşanan sorunlarla ilgili olarak Aydın Hedef Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında et, süt ve bitkisel üretimde bu yıl çiftçilerin çok ciddi sorunlarla mücadele ettiğine değinen Eşiyok, üreticilerin gelinen noktada gerekli tarımsal destekler sağlanamadığı için adeta sahipsiz durumda kaldığını belirtti. Yılda 4 buçuk milyon kilogram et üretimi yapılan Çine’de besicilikte ticaretin durma noktasına geldiğini belirten Eşiyok, “Üreticiye en büyük zararı ithalat lobisi veriyor. Dışarıdan 4 dolara alınan eti 6 dolara satarak sığır yetiştiriciliğine en büyük darbeyi vuruyorlar” dedi.
“TİCARET DURMA NOKTASINA GELDİ”
Ette ve sütte fiyatların yine düşme trendine girdiğini belirten Eşiyok, “Fiyatlar yine düştü. Sütte de düşüş bekleniyor. 11 liraya geleceği söyleniyor. Etin halihazırda 300 liraya çekileceği de dillendiriyor ancak henüz bir gelişme söz konusu değil. Üreticiye en büyük zararı ithalat lobisi veriyor. 4 dolara alınan eti 6 dolara satıyorlar. Türk çiftçisin desteklenmesi gerekirken gelinen noktada Brezilya, Arjantin ve Uruguay çiftçisini destekliyoruz. Bu hayvanların tanesinin 50-70 bin lira arasında alındığı söyleniyor. Bu bakımdan besicilikte ticaret durma noktasına geldi. Bunun yanında milletin efendisi dediğimiz köylümüz de perişan durumda. Tarlada domates 2, karpuz 3 lira. Sulamada da ciddi sıkıntılarla boğuşuyoruz. Devlet iki su verileceğini söyledi ancak baraj kapakları da bu ay sonu itibariyle kapanacak. Sulamada sorun da bu yıl çiftçilerimizin belini büktü” diye konuştu.
“ÜRETİCİ HAYVANCILIKTAN BEKLEDİĞİ KARŞILIĞI ALAMIYOR”
Ette ve sütte Kurban Bayramı’ndan bu yana çatışma olmadığının söylendiğini aktararak üretim maliyetindeki yüksekliğe dikkati çeken Eşiyok, “Aydın’da en çok hayvancılığın yapıldığı yer Çine’dir. İlçemizde 125 bin hayvan varlığı var. Aydın’daki 400 bin hayvan varlığının dörtte birinden fazlası Çine’de bulunmaktadır. İlçemize Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne ait mezbahamız var. Burada yılda ortalama 15 bin adet hayvan kesilir. Yani Çine bu veriler ışığında baktığımızda yılda 4 buçuk milyon kilogram et üretiminin yapıldığı bir merkez olma özelliğine sahiptir. Girdi maliyetleri arttıkça çiftçilerimiz artık besi hayvancılığından da beklediği karşılığı alamıyor. Yıldan yıla et üretimi de bu bakımdan azalma eğilimi içerisindedir. Şunu açıkça söyleyeyim; Bu sene üreticilerimizin bazıları ne yazık ki iflas bayrağını çekecek. Çünkü girdi maliyetleriyle baş etmenin imkanı kalmadı. Hükümetin çiftçiye Ziraat Bankası desteğinden başka sağladığı hiçbir şey yok. Bu da krediden ibaret bir kaleme karşılık gelmektedir” ifadelerini kullandı.
“BAZI ÜRETİCİLERİMİZ SÜT ÜRETİMİNDEN ÇEKİLDİ”
Sütte de çok ciddi sorunların söz konusu olduğuna değinen Eşiyok, “Şu anda soğuk süt 15 liradan alınıyor. Fiyatlarının düşeceği bir süredir konuşuluyor. Bu da üreticimizi çok ciddi sıkıntılara sokacak bir başka durumdur. Geçtiğimiz günlerde bir üreticimiz aradı, sütünü sattığı firma bırakmış. başka bir sütçüye geçmek istediğinde telefonlarının açılmadığını söyledi. Yani sütünü satamayan üreticilerimiz de var. Fiyattaki düşüş beklentisinden kaynaklı olarak üreticilerimiz böyle bir sorunla da karşı karşıya. Elbette süt elinde kalmaz ama düşük fiyattan satış üreticiyi ne kadar memnun edecektir? Sonuçta süt üretiminde girdi maliyetleri fahiş oranlarda yükseldi ve bazı üreticilerimiz süt üretiminden çekildi” dedi.
“FİYATLARIN ÜRETİCİYİ MEMNUN ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
İthalat lobisinin yerli et üretimine doğrudan doğruya çok büyük olumsuz etkileri olduğuna vurgu yapan Eşiyok, “Destek verilecekse doğrudan cefakar Türk çiftçisi ve köylülerimiz desteklenmelidir. Geçtiğimiz süreçte tarımsal destek verileceği açıklandı ancak ne olduğu belirsiz. Bu destekten 1 lira alan yok, gören yok. Tarımsal üretimin her yelpazesinde şu an sıkıntılar hat safhada. Mısırın kaç lira olacağı net olarak belli değil, destekle birlikte buğday 10 lira ve bu da çiftçiye yetecek bir miktara karşılık gelmiyor. Silajlık mısırın fiyatı bin 400 lira ancak etraflıca baktığımızda zaten bunun maliyeti 2 bin lira ve bu fiyatın da üreticiyi memnun etmesi mümkün görünmüyor. Yine üretici tarlasındaki domatesi 2,5 liraya satamıyor. Karpuz ilk dönemlerde iyiydi ama şu anda sıcaklardan kavruluyor. Karpuz üreten üreticimizde bu yılki fiyatlardan ötürü çok dertli” diye konuştu.
“ÇİFTÇİ PARA KAZANAMIYOR, KAZANDIRMIYORLAR”
Bu sezonki sulama ücretlerinin çok pahalı olduğunu belirten Eşiyok, “Bu sezon çaydan, artezyenlerden ruhsatsız olanlardan ve normal kanaldan verilen sularda fiyatlar 580-600 lirayı buluyor. Bunun yüzde 10 düşürüleceği söylendi. Biz de bunu bir matah zannettik. Ankara’da ziraat odası başkanlarımız eşliğinde bakan yardımcıları, milletvekilleriyle bir araya geldik. DSİ Genel Müdürlüğü’ne gidip yetkililerle konuştuk. Ne yazık ki hiçbir sonuç alınmadı. Soruyorum size; Yüzde 10 nedir yahu? Tarlanın dönümü olmuş 5 milyon lira, domatesin masrafı bir dönümde üretim masrafı mazotunda gübresine kadar baktığımızda 30 bin lira. Yani bu maliyetlerle zaten çiftçi nasıl para kazansın? Ne yazık ki çiftçi para kazanamıyor, kazandırmıyorlar” ifadelerini kullandı.
Et, süt, bitkisel üretim ve meyvecilikte hiçbir üreticinin kazanamadığına vurgu yapan Eşiyok, “Şu anda lojistik de ciddi masraf demektir. Yani akaryakıt fiyatlarındaki fahiş artışları göz önünde bulundurduğumuzda Antalya’dan Ankara’ya ulaşmak ciddi bir külfettir. Yine bunun yanında baktığımızda tarlada yevmiye bin lira, toplanılan ürünün miktarıysa 500 kilogram. Bu ürün torbadan kamyona, kamyondan markete ulaşıncaya kadar ne yazık ki yarısı eriyor. Alıcı marketten alacağı üründe tazelik istiyor. Bunun da bir çözüme kavuşturulması gerekiyor” dedi.
“SİYASİLER NEREDE?”
Girdi maliyetlerinin sürekli yükselmesine rağmen tarımsal desteklemelerin çok komik miktarlarda olduğunu belirten Eşiyok, “Bu desteklemelerin acilen artması gerekiyor ama ne yazık ki sorumlu yok? Ben soruyorum; Siyasiler nerede? Bizi üreticiler olarak milletvekilimizin kim olduğunu bilemiyoruz. Bakan nerede? Tüm bu gidişatı düzeltme noktasında sorumlu kim? Akşamları kahvehanelerde üreticilerimizle bir araya gelip sohbet ediyoruz. Şunu açıkça söyleyebilirim; Normal köylümüzün bile en az borcu 2-3 milyon liraya ulaşmış durumda. Üretici bu şartlar altında seneye tarlaya gidemez. Batan adama kim tohum, gübre, mazot verecek? Üreticiler borçla işi çeviriyor. Bu yıllardan beri böyledir. Çine’de tarlaların da yaklaşık yüzde 80’i de ipoteklidir.
