AYŞE AKTAŞ - Annelerin güvenerek ürün temin ettiği Karaca, üretmiş olduğu ürünlerin aracılar tarafından düşük fiyata alınıp emeğinin karşılığı verilmeyince kendi işletmesini kurup ürünlerine katma değer sağladı.
Kuyucak ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesinde bir kadın girişimcinin güzel işler yaptığını duydum ve yola koyuldum. Alışılagelmiş bir girişimcinin dışında “Çiftçi Anneden” markasının kurucusu Cansu Karaca öyle güzel işler başarmış ki, bir kadın olarak kendisine hayran kaldım diyebilirim. Hem genç, aynı zamanda bir eş, bir anne ve işveren. Evinin altında kurduğu butik atölyesinde (aslında fabrika demeliyiz) hem geniş ailesi ile birlikte çalışıyor, hem de onlarca insana iş imkânı sağlıyor. Çok keyifli ve bir o kadar da eğlenceli sohbet gerçekleştirdik.

-Cansu Hanım, bize kendinizi tanıtır mısınız?
Lise mezunu, evli ve bir çocuk annesiyim. 27 yaşındayım, aslen Yamalak (Aksaz) mahallesindenim. Uzun yıllar Denizli’de ikamet ettikten sonra evlenip Kurtuluş mahallesine yerleştim. Eşim ve ailesiyle birlikte yaşıyoruz. Girişimci olmaya karar vermemdeki en büyük etken köydeki kısıtlı imkanlardı. Olmayan şeyleri var etmeye veya buna imkan sağlama fikriyle bu işe başladı. Aslında içimde hep bir girişimci ruhum varmış, girişimcilikten ziyade “Girişimci Kadın” ifadesi bana hep daha güçlü gelmiştir. Toplumda kadının yeri hep ikinci ve hatta bazen üçüncü plandayken ön planda kendi işini yapan kadınlar hep idolüm olmuşlardır.

-Peki nasıl başladınız bu işe?
Aslında çok uzun bir hikayem var ama kısaca bahsedecek olursak 2014 yılında başladı hikayem. İncir zeytin sezonunda tüccarların incirlerimizi zeytinlerimi çok ucuza alıp üreticiyi kazandırmaması beni harekete geçirdi.
Şu sözü çok seviyorum “kendi suyunuzu taşımaya başladığınızda yere dökülen her bir damlanın kıymetini daha iyi bilirsiniz”. Denizli’den geldim ve çiftçilik, incir, zeytin üretimi konusunda hiç bir bilgim yokken her şeyi sıfırdan öğrenip aileme destek olmaya çalıştım. Zorluğunu da, işin tecrübelilerinden öğrendim. İçimden hep bu işi öğrenip ‘ne yetiştiriyorsak en iyi şekilde doğrudan tüketiciye buluşturacağım’ diye diye pişirdim kendimi. Bunu sözle anlatmak kolay gibi görünse de gerçekten çok ciddi anlamda çalışarak sürekli öğrenmeye ve geliştirmeye de adadım kendimi. Tabi bu süreçte eşimin bana olan desteğini asla göz ardı edemem, sadece eşimde değil, aile bireylerinden herkes her zaman hep destekçim olmuşlardır. Onlar olmasaydı ben bu işi başaramazdım. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum.

-Biraz klasik bir soru ama zor olmuyor mu hepsi bir arada?
O zaman klasik bir cevap vereyim “aile desteği bütün zorlukları aşmaya yetiyor.” Ben bütün sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışırken bana özverili bir şekilde yardım eden eşime ve aile büyüklerime bir teşekkür borçluyum. Çünkü ne kadar güçlü bir kadın olmak istesek de eşlerin bu konuda destek olması ve arkanızda dimdik durması çok önemli bir faktör. Her ne kadar girişimci ve işveren bir kimliğim olsa da ben aynı zamanda bir eş ve her şeyden önemlisi bir anneyim.

-İşletmeniz bayağı büyük buraya bir fabrika diyebilir miyiz?
Aslında evet, söylediğiniz biraz doğru. Ufak bir işletme gibi görünüyoruz, ama fabrika gibi çalışıyoruz. Buradan şu anlaşılmasın ürünlerimiz fabrikasyon veya tek tip değil, hepsi ev yapımı ve anne eli değmiş tadında. Biz Kurtuluş Mahallesi’nden tüm Türkiye’ye ürün gönderen bir işletmeyiz. Günlük üretim kapasitemiz Bin 500 Kg. dolaylarında. Aile bireyleri dışında birçok insana iş imkanı sunuyoruz. Hem işletmede hem de bahçelerimizde.

-Peki, bu güne kadar nasıl fark edilmediniz? Yani sizi hiç görmedik, duymadık.
Aslında duymuşsunuzdur ama hiç görmemişsinizdir. Ben hep şuna inandım; ben hiç dışarıya çıkmadan yaptığım işler beni hep dışarıya taşıyacak dedim? Çünkü kendimi hep böyle telkin ettim ve bekledim. Bir gün fark edilmeyi, ben çağırmadan birilerinin beni bulmasını çok istedim. Ayşe Hanım, biliyor musunuz? Bunu anlatmak biraz belki zor olacak ama ben büyüdüğümü bu şekilde fark edecektim. Yani aslında siz bu gün buraya gelerek benim mihenk taşım oldunuz. Ben artık kendime “büyük bir işletme oldum” diyebilirim. Çok teşekkür ederim size.

-Peki hiç destek aldınız mı?
Evet, isminin zikredilmesinden pek hoşlanmayan bir destekçimiz, danışmanımız var. Her konuda başını ağrıtıyorum ve ondan çok şey öğreniyorum. Zaten tek başınıza büyüme imkânınız yok. Her şeyi bilemiyorsunuz, öğrenmek de bazen çok pahalıya mal olabiliyor. Bildiğimizi zannettiğimiz o kadar çok yanlışlarımız varmış ki, destek olmadan ve almadan büyümek çok zor.
Birde Almanya’daki amcamda beni her konuda destekler ve sürekli fikir alışverişi yapar tartışırız. Bana, Cansu bu işi senden başka kimse iyi yapamaz dedi ve bu işe ilk başlarken bana Almanya’dan ürünlerimi paketlemek için vakum makinası getirmişti, bana katkısı çok olmuştur. Bu yüzden büyüklerimin söylediği her şeyi dikkate alır her zaman ölçer tartarım. İşletmemi kurduktan sonra işler daha da arttı, çünkü kaliteyi yakalayıp standartı oturtmaya başladık ama hala eksiklerimiz vardı. Bu süreçte devreye danışmanımız girdi projemizi yazıp KOSGEB’e başvurduk. Projemizin destek görmesiyle de hemen işletmenin eksiklerini giderip tam kapasite üretim yapmaya başladık.

-İşletmenizde neler üretiyorsunuz?
Biz işletmemizde en iyi bildiğimiz işi yapıyoruz, çeşitli meyve ve sebzeleri kurutuyoruz. Ürünlerimizin birçoğu kendi bahçelerimizde yetiştirdiğimiz mahsullerden oluşuyor. Kendi bahçemizden olmayanlarda yerine gidip direk üreticisinden temin ediyoruz. Mesela bu sezonun en favori ürünlerinden bir tanesi ‘çilek kurusu’ idi. Atça ve Sultanhisar’daki üreticilerden tarladan kontrollü bir şekilde alıyoruz, hem kendi bölgemizin çiftçisi doğrudan kazanıyor hem de ürünler değerleniyor. Her ürünü mevsiminde toplayıp yapmaya başlıyoruz. Çilek, erik, incir, portakal, mandalina, limon, ananas, domates biber kısacası aklınıza gelebilecek her türlü meyve ve sebzeyi işliyoruz. Sezon başından bu yana 300 tona yakın yaş sebze ve meyve elimizden geçti.

-Neden işletmenizin adını ‘Çiftçi Anneden’ ismini işletmenize verdiniz? Markanız ilgi görüyor mu?
Markam büyük ilgi görüyor ve müşteri portföyüm büyük bir kısmı anneler ve çocuklardan oluşuyor. Ahh o anneler yok mu çocukları için hep en iyisini hep doğalını isteriz. Anne olmadan önce abartıyorlar mı acaba diyordum. Çünkü her şeyin en ince ayrıntısına kadar sorup öğreniyorlardı. 2017 yılında bende anne olduktan sonra çok iyi anladım ki aslında az bile soruyorlar. Şöyle bir gerçek var ki bu hayatta hepimizin annesin eli lezzetli, hep temiz ve güvenilirdir. Önünüze bir çöp dahi, koysa bilin ki en temizidir. Buradan geldi aklıma. “Çiftçi Anneden” denince ortaya koyduğumuz işin en başından sonuna kadar içinde olduğumuzu, anne sıcaklığında ve anne eli değmiş tadında ürünler gönderdiğimizi çağrıştırıyordu. Aynı zamanda yaşımın genç olması, hem anne olmam, hem de çiftçi olmam insanların markamıza olan ilgisini arttırıyor ve her zaman tebrik ediliyor. Bu ürünleri nerden aldın diye sorulduğunda “Çiftçi Anneden” aldım demekte kulağa hoş geliyor. Beni, işlerimi en iyi taşıyabilecek isim buydu.

-Ürünlerinizi tüketiciye nasıl ulaştırıyorsunuz?
İşe ilk başladığımda köydekiler de sormuştu bu soruyu. Bundan 4 sene önce internetten satıyorum diye cevapladığımda kimse bana inanmamıştı, hatta dalga geçmişlerdi. İnternetten incir zeytin mi satılır, görmeden kim alacak onları. Seninki de olacak iş değil diyen bir kesimle mücadele vermiştim uzun süre. Gerçekten dokunmadan koklamadan hele ki internet üzerinden gıda satışı yapmak kolay iş değil, o güveni sağlayıp insanlara bunu alıştırmak tam 2 yılımızı aldı. Günümüzde teknoloji çağı ve her türlü ihtiyacımızı internetten halleden toplum haline geldik. Ayrıca köyde bu konuda insanlara örnek olduğumu düşünüyorum, çünkü artık köyümüzdeki bir çok kadın elindeki imkanlar dahilinde üretim yapıp internetten para kazanmaya çalışıyor ve bu beni gururlandırıyor. Kadının yapamayacağı yok, küçücük bir köyden çok güzel işler çıkıyor olması bunun en güzel kanıtı.

girisimci-kadinin-basari-hikayesi-154999-04f1b252228b9c826e38de8aa95c856d.jpggirisimci-ruhu-ile-basarili-bir-kadinin-hikayesi-154999-9145d8853ba0368b65c2a3820ae78fd1.jpeggirisimci-ruhu-ile-basarili-bir-kadinin-hikayesi-154999-eb72c0be8c81c2ade107702297f15a31.jpeg

FOTOĞRAFLARIN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Kaynak: AYŞE AKTAŞ