GÖKHAN DÜZYOL - Türkiye'de tüketilmese de özellikle Uzak Doğu mutfak kültürünün ilginç lezzetlerinden deniz patlıcanı, Didim'in mavi sularında metrelerce derinde çalışan dalgıçların zorlu mesaisiyle gün yüzüne çıkartılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenen deniz patlıcanı avlak sahalarından olan Aydın'ın Didim ilçesinde dalış yapan profesyonel dalgıçlar, adeta mevsimlik işçi gibi yılın 6 ayını suyun altında geçiriyor.
Hava makinesine bağladıkları 150 metre uzunluğundaki özel hortumlarla 35 metreye dalış yapan dalgıçlar, buldukları deniz patlıcanlarını elleriyle toplayıp boyunlarına taktıkları filenin içine dolduruyor. “Vurgun yeme" riski nedeniyle su altında kaldıkları derinliği sürekli kontrol eden ve basınca uyum sağlamak için sık sık ara veren dalgıçlar, hava şartlarının izin vermesi durumunda ortalama 6 saatlik dalış yapıyor.
Dalgıçlara, deniz ekosisteminin bozulmasının önüne geçilmesi adına günlük 40 kilogram deniz patlıcanı avlama kotası veriliyor. Metrelerce derinlikte yasal olarak ekmek paralarını kazanan dalgıçlar, en çok kaçak avlama yapan kişilerden dert yanıyor. Yasal güvence olmadan yaşamlarını sürdüren ve bir dernek altında toplanarak yaptığımız röportajla sorunlarını dile getirdiğimiz, dalgıçlarla sizi baş başa bırakıyoruz.
- Yaşamınızın kısa biyografik bir özetini verebilir misiniz?
1978 tarihinde Trabzon Araklı ilçesinde dünyaya geldim. İlkokuldan sonra bazı şartlar dolayısıyla öğrenimime devam edemedim. İlk iş tecrübem çoğu insan gibi sanayide çıraklık olarak başladı. Sonrasında eşim Bengül Kuk ile tanıştım ve üç oğlum bir de kız çocuğum oldu. 1998 tarihinde askeriyede dalgıç seçilmem ile birlikte bu işe giriş yapmış oldum. Daha sonrasında bu meslekte bazı noksanlıklar fark etmem ile birlikte diğer dalgıç arkadaşlarıma yardım edebilmek adına Bireysel Su Ürünleri Dalgıçları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğini kurdum. Şu an burada hem dalgıç hem de dernek başkanı olarak faaliyetlerimi yürütmekteyim.
AMAÇ KAÇAK FAALİYETLERİ ENGELLEMEK
- Derneğiniz ne zaman kuruldu, kurulma amacı nedir? Dernekte kaç üye var?
Derneğimiz 10 Ekim 2020 tarihinde Bireysel Su Ürünleri Dalgıçları adıyla faaliyete girdi. Derneğimiz ve tüzüğümüz; dalış faaliyetlerini daha etkili ve gelişmiş bir hâle getirmek, bireysel su ürünleri faaliyetlerini ve su ürünlerinin korunmasını sağlamak, bu alanda yaşanılan yasa dışı (kaçak) faaliyetleri engellemek, kontrollü bireysel su ürünleri dalış faaliyetlerinin gerçekleşmesini desteklemek gibi amaçlara hizmet edebilmek adına kurulmuştur. Derneğimizde 15’i kadın olmak üzere, 650 civarında üyemiz vardır ve sayımız her geçen gün hızla artmaya devam etmektedir.
- Türkiye'deki denizciliğin durumu nasıl? Sizin ve meslek arkadaşlarınızın karşılaştığı zorluklar nelerdir?
3 tarafı denizlerle kaplı olan ülkemizde Denizcilik Bakanlığımızın olmayışından dolayı yaşanan birçok sıkıntı vardır. Çektiğimiz birçok sıkıntının yanında en çok göze batanlar arasında; gittiğimiz limanlarda barınma sıkıntısı yaşamamız, özel ihtiyaçlarımızın karşılanmaması, herhangi bir sosyal güvencelerinin olmayışı, kaza geçiren dalgıçlarımızın hiperbarik hastanelerinin uzaklığı sonucunda sakat kalması dikkat çekiyor.
- Karşılaştığınız sorunların çözümü için nasıl bir yol izlediniz?
Yaşadığımız bu sıkıntılar sonucunda sesimizi duyurabilmek adına görüşebildiğimiz tüm sivil topum kuruluşlarıyla, İl Tarım Müdürlüğüyle, Liman Başkanlığıyla ve kaymakamlıkla, sahil güvenlikle, İlçe Tarım Müdürlüğüyle ve daha birçoğuyla sonuçsuz kalmış olsa dahi iletişim kurduk. Ve bu sıkıntılarımızın çözüm bulabilmesi adına çabalarımız hâlâ devam etmekte.
“ÇARE OLMAK İSTİYORUZ”
-Dernekteki hedefiniz nedir?
Dernekteki en başlıca amacımız deniz patlıcanının (deniz hıyarı) kaçak avlanmasını sonlandırmak ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktır. Bununla birlikte dalgıçların haklarını korumak ve yaşanılan sıkıntılara çare olmak da görevimiz diye düşünüyorum.
- Denizcilik sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Şu an bulunduğumuz durum içinden baktığımız zaman ülkemizi denizcilik konusunda gelecek yıllarda pek iyi bir noktada göremiyorum. En basitinden örnek vermek gerekirse bilinçsiz ve kaçak avlanma sayısı her yıl daha fazla artmakta ve bunun önüne geçilememekte.
- Denizcilik sektörünü seçenlere ne tavsiyesinde bulunursunuz?
Deniz bir tutku bir aşk işidir diye düşünüyorum. Oldukça zor ve meşakkatli olan bu işi denize karşı sevgisi olmayan bir kimsenin sadece para kazanmak amacıyla yapmasını kesinlikle önermem.
- Bugüne kadar ki faaliyetlerinizde olumlu ya da olumsuz tepki aldınız mı?
Yaptığımız faaliyetler sonucunda yaşanılan birçok derdi gündeme getirmemiz dolayısıyla aldığımız tepkilerin çoğu hatta neredeyse hepsi olumluydu diyebilirim.
- Denizcilik sektörünün günlük yaşama nasıl etkisi olur, özel hayatta artıları
eksileri nasıl yansır?
Bu sektörün hayatım konusunda bana pek artı sağladığını söyleyemem. Hatta çok büyük bir eksisi dahi var. Denizcilik sektöründe olan insan gurbetçi insandır.
-İfade etmek istediğiniz başka düşünce, öneri ve yorumunuz var mı?
Son olarak dalgıçların sesi olmak adına cümlelerimi en büyük sorunumuza tekrar çevirmek istiyorum. Dalgıçlarımızın hiçbir sosyal güvenliği bulunmamakta. Denizin ortasında ailesi için canla başla çalışan bu insanlar her gün ölümle burun buruna geliyor. Artık biz dalgıçların da göz önünde bulundurulma vakti geldiğini düşünüyorum. Ve bize bu röportajı yapıp sesimizi duyurabilme fırsatı verdiğiniz için de size teşekkür ediyorum.