İnsanlar ülkelerinde rahat rahat huzur içinde yaşarlar. Akşamları yatıp uyurlar sabahları güven içinde, bir takım yaşam kaygıları olmadan yaşarlar. İşlerine gider nafakalarını temin ederler, herkesin ayrı bir işi, görevi vardır. Çocukları vardır eğitimlerini yine kaygılardan uzak sağlarlar. Tatillerini yaparlar, gelecekle ilgili endişeleri yoktur. Hastalandıkları zaman ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanabilirler. En önemlisi kaygıdan, endişeden uzak yaşıyor olmaktır. Ne güzel bir resim çizdim değil mi? Bu anlattıklarım bizim ülkemizden değil tabii. Bunları refah içinde yaşayan ülkelerdeki durumu gördüğüm için yazıyorum. Onların bütün bunları yapacak kadar bütçeleri müsaittir çünkü evlerinde huzur vardır. Ülkelerinde huzur vardır. Gelecek kaygılarından uzak insanca yaşarlar. Tam da bizim istediğimiz huzur! Evet; o insanlar gerçekten böyle yaşıyorlar. Mutlu insanların ülkelerinden bahsediyorum. Mesela Hollanda; çünkü söylenene göre Hollanda da derler ki; Hollanda halkı iki sene çalışmadan otursa devletin onlara bakacak kadar bütçede birikimi vardır. İmreniyor değil mi insan? Bırakın bizde vatandaşa bakmayı, ‘’vatandaştan daha ne götürebiliriz’’ diye düşünüyorlar. Zavallı insanlarım!
Oysa benim ülkemde torunlarımın torunlarına kadar borçlu doğacak çocuklarımız. Çok üzgünüm! Yazarken daha da vahim olduğunu farkediyorum durumun. Nereye doğru gidiyoruz? Satılmadık bir yer kaldı mı? Sata sata bitiremediler topraklarımız elimizden gitti! Bir karış toprak parçasını ‘’bizim miydi? Ya da burası kime satıldı acaba?’’ demekten kendimizi alamaz olduk! Koskoca vatan toprağı satıla satıla el değiştiriyor(başka model bir işgal) Ülkem elimizden gidiyor. Ve biz karşıdan, bakmak zorunda kalıyoruz. Acınacak halimizi izliyoruz sadece…
Her sabah ‘’bu gün neyle karşılaşacağız?’’ diye korkuyla uyanmaktan, ‘’bugün yine neyin mücadelesini yapmak zorunda kalacağız?’’ diye düşünmekten çok yorulduk! Ülkemiz nasıl saygın, nasıl güvenilir bir ülkeyken şimdi dünyanın en güvenilmez ülkeleri arasında sayılınca içimden bir şey kopuyor sanki. Ne can güvenliğimiz ne mal güvenliğimiz kaldı. Hiçbir şeyin garantisi olmadığı gibi sırtımızı vatandaş olarak dayanacak bir devletin varlığından emin değiliz. Azınlıkta kaldık. Bunu hak edecek ne yaptık?
Bizim, huzurlu, dingin, seviyeli, mutlu bir yaşantıya ihtiyacımız var. Bu dileğim ülkemdeki herkes için tüm vatandaşlarımız için. Ben iyi olsam, komşum kötü şartlarda yaşıyorsa bu beni mutlu etmiyor. Komşusu açken tok yatan, bizden değildir. Siz kimlerdensiniz? Diken üstünde oturuyoruz. Bu ülkeye bu kadar kötülük yapmanızın özel bir sebebi mi var? Burası bizim vatanımız! Gidecek başka ülkemiz yok, bizi kabul edecek ülke de yok! Gitsek de sizin Suriyelilere sonuna kadar açtığınız o kapılar gibi bize hiçbir kapı açılmaz. O imkânlar bize asla verilmez. Geriye bize kara kara düşünmek kalıyor. Nasıl huzur bulacağız böyle bir ortamda?
Hepimizin, herkesin, her şeyin; artık huzura ihtiyacı var. Yaşlı-genç, emekli-çalışan, çocuk-büyük, hasta-sağlıklı, insan-hayvan, çiçek-böcek, ağaç-fidan, deniz-göl, toprak-yol kısacası; ÜLKEM’İN-TÜRKİYE’M İN HUZURA İHTİYACI VAR!
YA BİZİ ANLAYIN, YA ANLAYANLAR GELSİN
BİZE, HUZURUMUZU GERİ VERİN, YA DA BİZE HUZUR VERECEKLER GELSİN!
BIKTIK!!!