Malumunuz olduğu üzere para politikaları kapsamında uygulanan tedbirler sonrasında kredi faizleri yükselirken kredi muslukları da kapandı. Para politikasında uygulanan bu sıkılaştırmanın temel amacı, piyasada dolaşan parayı azaltarak satın alma gücünü ve isteğini azaltmak ve bu sayede de enflasyonla mücadele etmek.
Politikanın doğruluğu, mevcut durumda ne kadar başarılı olduğu konusu tartışılabilir. Ülkemizde işletmelerin son yirmi yılda sermayelerinin büyük bir kısmını bankalardan karşıladığını düşünürsek geldiğimiz noktada küçük işletmelerin hali pek de iç açıcı sayılmaz. Köşeye kısılmış vaziyette günü kurtarmakla meşguller. 
Diğer bir taraftan artan enflasyonla birlikte mali tablolarda önemli ölçüde bir büyüme de (rakamsal olarak) göze çarpıyor. Şöyle örnekleyelim, üç sene önce yaptığınız satıştan elde ettiğiniz ciro ile bugün aynı miktarda yaptığınız satıştan elde ettiğiniz ciro arasında üç, beş belki on kat artış mevcut. Bu da demektir ki mali tablolarınız rakamsal olarak büyüdü.
Peki mali tablolarınızdaki bu büyüme kredi oranlarınıza da yansır mı? Piyasanın 2025 yılı için beklentisinin faizlerin düşürüleceği ve para politikasının gevşetileceği yönünde olduğunu hesaba katarsak bu sorunun cevabı hayati bir önem taşıyor.
Özellikle finansal kısıtlamaların kalkması sonrasında büyük beklentileri bulunanlara önemli bir uyarıda bulunalım, mali müşavirlerinizle diyaloğunuzu artırın. Özellikle mali tablolarınızı yorumlatın ve tavsiyelerine uyun. Onlara gereksiz iş yüklemeyi kâr bellemeyin, sekreterya hizmeti yaptırmaktan ziyade “müşavirlik” hizmetini hakkıyla almaya çalışın. 
Cirolarınızın, tedarikçilere olan borçlarınızın, banka hesaplarınızın, müşterilerinizden yaptığınız tahsilatlarınızın (nakit, banka yoluyla ya da evrak aracılığıyla) mali tablolarınızda gerçeği yansıtmasına önem verin. Şu ana kadar danışmanlığını yaptığım işletmelerin birçoğunun bilançolarında gördüğüm tablolar tam bir vahamet! Bu tabloların düzelmesi, kredi kullanımına hazır hale gelmesi, gerekli düzenlemelerin ve düzeltmelerin yapılması için en az 1 sene gibi bir zamana ihtiyacınız olduğunu unutmayın. 
Bankacılık sektöründe kredi sürecini neredeyse hepimiz biliyoruz. Yine de işleyişi basitçe izah ederek mali tabloların önemine atıfta bulunmak istiyorum. Bankaların bilançolarınız, ödeme alışkanlıklarınız, toplam borçlarınız gibi birçok unsuru değerlendirerek oluşturduğu bir “kredi limiti” ve “risk tablosu” bulunmaktadır. Sistem tarafından üretilen bu belgelerin banka dışına çıkarılması yasak olmakla birlikte çoğunuzun bu tabloyu görme imkânı da bulunmamaktadır. Bu risk tablosunun oluşmasındaki en önemli veriler bilançonuzdaki rakamlardan elde edilen likidite oranı, cari oran, özsermaye oranı gibi oranlardan oluşmaktadır. Bankadaki uzmanlar, bu verilerden yola çıkarak işletme hakkında bir değerlendirmede bulunurlar. Bu değerlendirme neticesinde işletmenin “batık”, “zorda”, “düzgün” ya da “güçlü” olduğuna dair (kağıt üstünde) bir kanaate varırlar. Bu kanaat sonrasında işletmeye tahsis edilen limitin kullanımı ya da artırılması için ufak çaplı bir piyasa istihbaratı yaparlar. Bu istihbarat, kağıt üstünde oluşan kanaatle aynı seyirdeyse, hakkınıza razı olursunuz, değilse bankanın inisiyatifine kalmış olursunuz. Yani kâğıt üzerinde batık bir bilançoya iyi bir kredi almanız için tabir-i caiz ise ağzınızla kuş tutmanız gerekebilir. 
Kredi konusu uzmanlık gerektiren bir iş olduğu için çok fazla detayına girmek istemiyorum. Sadece dilim döndüğünce bilançonun kredi üzerindeki etkisini çok kısa bir şekilde anlatmaya çalıştım. Detaylarını çalıştığınız bankanızdaki portföy yöneticinizle görüşmenizi tavsiye ederim.
Bilançonuz hakkında genel görüntüyü mali müşavirlerinizle sık sık değerlendirmeyi unutmayın. Gerekirse bu konuda uzman kişilerden de destek almayı ihmal etmeyin. Satış hasılatı, net karlılık, satıcılara olan borçlarınız, alacaklarınız, banka hesaplarınız, tahsildeki evraklarınız, kasa durumunuz, ortaklara borçlar/ortaklardan alacaklar hesabınız gibi ilk bakışta kendinizin bile çok rahat değerlendirebileceğiniz rakamlara sürekli göz atmayı ihmal etmeyiniz. Bu günler geçer, musluklar açılır. Gerilmiş bir yaydan fırlayan ok gibi ileri atılmak için hazırlıklara şimdiden başlamanız gerekiyor.
Sağlıklı, huzurlu ve bol bereketli günler hepimizin olsun, esen kalınız.