Aydın Hedef Gazetesi Muhabiri Murat Tan'ın haberine göre; Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan’ın, Türkiye'de 5.5 ve üzerinde deprem üretebilecek nitelikte 500 diri faydan bahsederek ülke genelinde -bu fayların geçtiği 24 il merkezinin olduğunu belirtmesi büyük dikkat uyandırdı. Aykan’ın aralarında Aydın’ın da yer aldığı bu illerin her an tehlike altında olduğunu öne sürmesi endişeye yol açarken, paleosismoloji ve deprem jeolojisi uzmanı Dr. Ramazan Demirtaş’tan rahatlatan açıklama geldi. Aykan’ın Bursa'nın içinden geçen Kayapa-Yenişehir fayının 624 yıldır suskunluğuna dikkat çekerek, söz konusu fayın kırıldığında 7’den büyük deprem üretebileceği öngörüsüne ve 24 ile yönelik deprem uyarısına karşı çıkan Dr. Ramazan Demirtaş, “Balıkesir fayının deprem tekrarlanma aralığı 1000 yıl ise en son depremden itibaren 2 bin yıl geçti demek, tam bir tutarsızlıktır. Bu açıklama tamamen bir hikaye ürünüdür” ifadelerini kullandı. Aktif olmayan fayların deprem üretemeyeceğini savunan Dr. Demirtaş, fay ve deprem tehlike parametreleri olmadan korku pompalamaya dönük bilimsel geçerliliği olmayan ve bilimsel temelden yoksun bu tür açıklamalara son verilmesi çağrısında bulundu.
“BİLİMSEL TEMELDEN YOKSUN BU TÜR AÇIKLAMALARA ARTIK SON VERİN”
Konuya ilişkin açıklamasında Aykan’a, “Sözde 1400 yılında olan depremin Kayapa-Yenişehir fayında olduğunu kanıtlayacak veriniz nedir?” sorusunu yönelten Dr. Demirtaş, “Fayın yıllık kayma hızı 1 mm, 1.0-1.5m atıma karşılık gelecek 7 .0'lik depremin tekrarlanma aralığı en az 1000-1500 yıldır. O zaman bu deprem 624 yılda nasıl tekrar edecek? Balıkesir fayının aktif olduğunu gösteren kanıtlarınız nedir? Balıkesir fayının deprem tekrarlanma aralığı 1000 yıl ise, en son depremden itibaren 2 bin yıl geçti demek, tam bir tutarsızlıktır. Bu açıklama tamamen bir hikaye ürünüdür. Aktif olmayan faylar deprem üretemez. Balıkesir, Bursa, Kocaeli, Bolu, Sakarya, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Burdur, Kütahya, Eskişehir, Konya, Aksaray, Tokat, Kayseri, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Erzurum, Erzincan, Hakkari Bingöl olmak üzere 24 ilden fay geçtiği ve tehlike altında olduğu belirtiliyor. Fayların deprem tehlike parametreleri verilmeksizin, 24 ilden, 110 ilçeden fayın geçmesi hiç bir anlam ifade etmez. Fay ve deprem tehlike parametreleri olmadan korku pompalamaya dönük bilimsel geçerliliği olmayan ve bilimsel temelden yoksun bu tür açıklamalara artık son verin” ifadelerini kullandı.
“BİR FAYIN DEPREM TEKRARLANMA ARALIĞI SABİT DEĞİLDİR”
Aralarında Aydın’ın da bulunduğu illerdeki hangi fayların büyük deprem üreteceği sorusunu da soran Dr. Demirtaş, “Bu fayların yıllık kayma hızları ve deprem tekrarlanma aralıkları nedir? "Türkiye'nin birçok yerinde deprem üretme zamanını doldurmuş ve yeterli gerilimi biriktirmiş faylar var." diyorsunuz ya, haydi buyurun bu fayların yıllık kayma hızı, en son ürettikleri deprem tarihleri, tekrarlanma aralıkları ve geçen süre ile ilgili sayısal parametreler verin. Bu fayların süresinin dolduğunu nereden biliyorsunuz? Elinizde bir formül mü var? Haydi size soralım? Diyorsunuz ya, Balıkesir-Gökçeyazı Segmenti her 1000 yılda bir deprem üretiyor, ee o zaman 2 bin yıldır neden deprem üretmemiş? Deprem üretme zamanını 1000 yıl mı geçirmiş? Bir fayın deprem tekrarlanma aralığı sabit değildir ve karakteristik deprem davranışı göstermez. Bir fayın en son ürettiği deprem tarihini bilseniz bile, sabit tekrarlanma aralığı göstermediği için, o fayın süresinin dolduğunu söyleyebilecek bir formül yok Hikaye anlatmayın” dedi.
“GENEL KÜLTÜR BİLGİLERİ İLE DEPREM TEHLİKESİNDEN SÖZ EDİLEMEZ”
“Türkiye'de deprem üreten 600 fay olabilir. Ama o fayların her birinin farklı farklı yıllık kayma hızı ve deprem tekrarlanma aralığı olduğundan bihaber olursanız, zannedersiniz ki o fayların hepsi bu yüz yılda deprem üretecek” diyen Dr. Demirtaş, “Halbuki 600 fayın yıllık kayma hızı 0.01 mm/yıl ile 20 mm/yıl aralığında değiştiği için; 7.0 büyüklüğündeki depremin tekrarlanma aralığı 250 yıl ila 10 bin yıl aralığında değişmektedir. Öyle genel kültür bilgileri ile deprem tehlikesinden söz edilemez. Yıllık kayma hızı, büyüklük ile deprem tekrarlanma aralığı arasında bir ilişki vardır? Beklenen Marmara depremi M 7.6 ise, bu büyüklükte bir deprem 200-250 yılda değil en az 300 yılda tekrarlanabilir. En son deprem 1766 ise, 258 yıl geçti, o zaman süresi dolmuş, bu depremin 1966-2016 yılında olması gerekiyordu. Neden olmadı? En son deprem 1509 ise, 515 yıl geçti, o zaman bu depremin çoktan olması gerekmiyor mu? Madem süresi dolan fayları biliyorsunuz, o zaman en son deprem tarihi bilinen fayların sürelerinin dolduğunu gösteren o sihirli formülünüzü açıklayın da insanlar boşuna hayatını kaybetmesin” diye konuştu.
“VERİYE DAYANMAYAN BU TÜR AÇIKLAMALARIN GEÇERLİLİĞİ YOK”
1855 Bursa ve Ulubat faylarındaki 7.0 lik depremlerin tekrarlanma aralıklarının en az 1000 yıl olduğuna dikkati çekerek, 169 yıl geçen fayın önümüzdeki en az 700-800 yıl deprem üretemeyeceğine değinen Dr Demirtaş, “Gömülü olduğu belirtilen Kaypa-Yenişehir fayı da 1400 yılında deprem üretti, 624 yıl geçti diye deprem üretemez. Gömülü bir fayın 1400 yılında deprem ürettiğini nereden biliyorsunuz? Diğer yandan varsayalım o fay üretti (öyle bir şey yok da), kayma hızını 1mm/yıl kabul edelim, 1400 gibi bir depremin tekrarlanma aralığı 1000-1500yıl aralığındadır. Yani daha en az 350yıldan fazla zaman var. Paleosismoloji masal-hikaye anlatma bilimi değil. Uzmanlık alanı paleosismoloji olmayanların bu şekilde bilimsel temelden yoksun/veriye dayanmayan bu tür açıklamalarla halkı, basını, kamuoyunu ve karar vericileri yanıltmak ve yanlış yönlendirmek doğru değil, geçerliliği de yok” dedi.
DEPREM TEHLİKESİ ALTINDAKİ AÇIKLAMALARI ELEŞTİRDİ
Deprem biliminin basın ortamında yapılamayacağını da sözlerine ekleyen Dr. Demirtaş, “Özetle uzmanlık ve doktora konunuz fay-paleosismoloji değilse, fay/deprem tehlike parametreleri içermiyorsa, il/ilçe ismi vererek yapılan 24il ve 110 ilçe deprem tehlikesi altında türü açıklama kaynakların çarçur edilmesine, çok ciddi psikolojik ve ekonomik zararlara yol açar. Diğer yandan deprem bilimi/paleosismoloji basın ortamında yapıl(a)maz. Deprem bilimi gündemde kalma; gündemde kendinden söz ettirme, kaynakların yanlış şekilde çarçur edilmesi bilimi değildir” ifadelerini kullandı.