Özel günlerde günün anlamıyla ilgili yazılar yazmak çok klasik oluyor ancak gündeme getirmek adına da bir yandan gerekli olduğunu düşünüyorum. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü de bu anlamlı günler arasında. Engel dediğimize bakmayın, öyle engelli bireyler tanıyorum ki engeli olmayan insanlardan çok daha verimli bir hayat yaşıyor. Üretiyor, katkı sunuyor, hayatın içinde fazlasıyla yer alıyor ve en önemlisi de engelini yine kendisi aşıyor.

Peki ya engelini aşarken engel olanlar 3 Aralık’ta ne yapıyor? Örneğin bir engelli birey mesleğini yapmak için sabah evinden çıkıyor. Tekerlekli sandalyesini kendisi kullanıyor. Ve iş yerine ulaşmaya çalışıyor. Ama o da ne? Kaldırımda engelli bireyler için yapılan rampanın tam da önünde bir araba. Bu araç sürücüsüne sorsanız ne zaman bir engelli birey görse yardım eder. Ancak bu hareketi yapan insanın yardım etmesine gerek yok gölge etmesin yeter zaten.

İnsanların hayata sımsıkı tutunmasına, ekonomiye katkı sunmasına kısacası engellerini aşmasına bile müsade etmeyen durumlar oluyor anlayacağınız. Onlar için hayatı kolaylaştırmak hepimizin görevi. Ama bunu yaparken de lütufmuş gibi değil, yardımlaşma olarak hissettirmek de bir o kadar önemli.

Mesela her şey maddi yardım da değil. Örneğin engelli bir birey hayata karışmak, evinden çıkmak, bir şeylerle uğraşmak istiyorsa ona yol göstermek, imkan sağlamak da değerli. Çünkü insanlar kimseye muhtaç olmak, öyle yaşamak istemiyor. Aksine kendi ihtiyaçlarını kendileri gidermek, maddi olarak kimseden yardım almadan yaşamak istiyorlar.

Aslında en önemli meselelerden biri de bir gün herkesin engelli olabileceğini bilerek yaşaması. Bugün arabanızı koyduğunuz rampadan bir gün sizin de inmeniz gerekebilir. Engelli bir bireyi anlamak için illa ki bunu yaşamanız gerekmiyor. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi. İşimiz gereği çok farklı insanla tanışıp, farklı hayat hikayelerini haberlerimize taşıyoruz. Ve inanın o insanların gözündeki ışığı gördüğünüzde engelin sadece düşüncede olduğuna da inanıyorsunuz.

DİĞER YAZILARI