İlk defa bir köşe yazıma başlık bulmakta bu kadar zorlandım. Çünkü ne yazsak, ne kadar fazla kelime kullansak, lafı ne kadar uzatsak yine de anneliği anlatmak kolay değil. Hele ki erkekler olarak sadece gözlemleyebildiğimiz kadarını bile anlatmak bu kadar zorsa yaşayanlara sormak lazım bir de bunu.
***
İşin özü hepimizin bu hayatı borçlu olduğu kişiler. Öyle sadece 9 ay boyunca sıkıntı çekip, taşıyıp dünyaya getirmek de değil. Bununla bitmiyor ki. Yepyeni bir hayata gözümüzü açtığımızda belki de dünyanın en güzel manzarası karşılıyor bizi. Bir annenin, mutluluk gözyaşlarına eşlik eden en tatlı gülüşü.
***
Peki ya sonra? İşte asıl zorluklar başlıyor diyebiliriz. Emeklerken, henüz dünyanın ne iyiliğini ne kötülüğünü bilmediğimiz zamanlarda onun şefkatiyle hazırlanıyoruz hayata. Öyle eziyetler yaşatıyoruz ki fark etmeden. Ama fedakarlık var ya kalplerinde tek bir kelime şikayet duymuyoruz. Of bile demiyorlar çoğu zaman. Hamileyken çektikleri sıkıntılara şimdi de fazlasıyla devam ediyorlar mesela.
***
Kısacası bugünlere gelmemizde emekleri çok büyük olan kişiler onlar. Haklarını ödemek de pek mümkün görünmüyor. Ama onlar bir çift güzel söze, ilgiye, yanlarında oluşumuza, yaptıklarımızla gurur duymalarına karşılık haklarını çoktan helal etmeye razı değil mi? Ama bize düşen de bu hayatta haklarını biraz olsun ödeyebilmek, bizim için çektikleri sıkıntıları biraz olsun unutturabilmek adına ömür boyu çabalamak olmalı.
***
Buraya kadar olan kısım anneliğin genel kısmıydı. Ama sanırım kim olursak olalım hepimizin aynı şekilde saygı göstermesi gereken kişiler koca yürekli Şehit anneleri. Bunca fedakarlıkla dünyaya getirip, büyütüp, askere gönderdiğiniz evladın Ay Yıldızlı bayrakla bir tabutta baba ocağına gelmesi... Acı ve gururun birbiriyle bu kadar yakın olduğu duygular yaşamak. İşte o koca yürekli annelerin için ne yapsak haklarını ödemeyiz.
***
Yazmakla bitecek bir konu değil annelik farkındayım. Ne kadar uzun cümle kursam yine eksik kalacak. Ne kadar fazla yazdım desem yetmeyecek. Ama İYİ Kİ VARLAR…
***