Büyüklüğü, haşereleri avlaması ve insana yakın, binaların üzerlerinde yuva kurması nedeniyle leylek insan kültürü ve folklorunda çok önemli bir yer tutmaktadır. Birçok inanışa konu olmuştur.
Yunan ve Roma mitolojisi leylekleri ebeveynlere sadakat modeli olarak çizer, leyleklerin yaşlanınca ölmediğine ama adalara uçup insan şekline büründüğüne inanılırdı.
Aynı zamanda leyleklerin yaşlanmış ebeveynlerine baktığına, onları beslediklerine hatta taşıdıklarına inanılmaktaydı. Çocuk kitaplarında leylekler anne babaya gösterilen saygının simgesi olarak kullanılmıştır. Bunun yanı sıra Antik Yunan'da leylek öldürmek ölümle cezalandırılabiliyordu.
Müslümanlar, her yıl göç eden leyleklerin hac için gidilen Mekke'den geçmesi nedeniyle bu kuşlara saygıyla bakardı. Anadolu'da bu nedenle leyleklere "hacı leylek" ve "hacı baba" da denir.
Anadolu'da leyleği havada görmenin o yıl içinde çok gezileceğine ve evinin çatısına leylek konanların da yakın zamanda ev sahibi olacağına inanılır.
Leylekler rahatsız edilmedikleri sürece insanlardan çekinmez ve genellikle binaların üzerine yuva yaparlar. Almanya'da bir evin üzerinde leylek yuvası olmasının evi yangına karşı koruduğuna inanılırdı. Ayrıca leyleklerin ruhlarının insan olduğuna inanıldığı için de korunurlardı.
Bunların yanı sıra birçok tekerlememizde kendisini gösterir leylekler.
Leylek leylek havada
Yumurtası tavada
Çağırın gelsin ot yesin
Ot yemezse
Et yesin
~
Leylek leylek lekirdek,
İki dirhem bir çekirdek.
Lak lak eder kuş dilince,
Göçüp gider güz gelince.
Yedi iklim dört bucak,
Gezip tozar şen şakrak.
Bunlar en iyi bildiğimiz tekerlemelerdir.
Peki çocuklara söylenilen "Seni leylekler getirdi" sözü nereden geliyor bunu hiç düşündük mü?
Avrupa folkloruna göre leylekler yenidoğanları ebeveynlerine getirir. Bu 19. yüzyılda "Leylekler" adlı masalı ile popüler hale gelmiştir.
Alman folkloruna göre leylekler bebekleri mağaralarda ya da bataklıklarda bulduktan sonra ya sırtlarında taşıdıkları ya da gagalarında tuttukları bir sepetle evlerine getirir. Bu mağaralarda leylek taşları bulunurdu. Leylekler bebeği ya annelerine verir ya da bacadan içeri bırakırlardı. Çocuğu olmasını isteyenler pencere pervazlarına leylekler için şekerlemeler bırakırdı. Almanya'da hala doğumhanelerinin kapılarında leylek ve leyleğin ağzında bir kız çocuğu, bir de erkek çocuğu yer almaktadır. Avrupa'dan gelen bu inanış tüm dünyaya yayılmıştır.
Ayrıca kölelerin çocuklarına, beyaz çocukların leylekler tarafından getirildiği, siyah çocukların da akbabaların yumurtalarından doğduğu söylenirdi.
Folklorda leyleğin olumsuz olarak da görüldüğü durumlar bulunmaktadır.
Örneğin bir Polonya masalında Tanrı'nın leyleğin tüylerini nasıl beyaz yaptığı ve sonra Şeytan'ın leyleğe siyah kanatları verdiği ve leyleğin hem iyi hem de kötü dürtülere sahip olduğu anlatılır. Almanya'da sakat ya da ölü doğmuş bebekler de leyleklerle ilişkilendirilir ve leyleğin yolda gelirken bebeği düşürdüğü ya da eskiden yapılmış bir kötülüğü cezalandırdığı düşünülür. Doğum döneminde yatakta kalmak zorunda kalan annenin leylek tarafından "ısırıldığı" söylenir.
Tüm bunlar gösteriyor ki leylekler hem bizim kültürümüzde hem de birçok kültürde kendine yer bulmuştur. Bizi belki leylekler getirmedi ama sanki bizi getirmişcesine bir sevgiyle bakıyoruz onlara. Gördüğümüz an başkalarına gösterme hevesi "İşte o" dermiş gibi.
Hoşgeldin bahar. Hoşgeldiniz leylekler...