Şöyle hayatımıza, yaşadığımız çevremize, sosyal hayatımıza bir baktığımızda ne kadar değiştiğini görebiliyor musunuz? Öyle 40-50 sene bile değil bahsettiğim süre 15-20 öncesini bile anımsarsak yeterli bu değişim içinde nerelere geldiğimizi görmek.
Yeni evler, yeni arabalar, yeni teknolojiler v.s diye sayabileceğimiz birçok alanda yaşanan değişim bizlerin de büyük oranda değişmesine neden oldu. Konuyu temelinden çok kopartmadan asıl meseleye geleyim.
Aslında bu yazının başlığını “Nerede o eski Ramazanlar?” yazmak çok klasik olabilirdi. Ama aslında günümüzde birçok konuda olduğu gibi Ramazan ayı konusunda da eskiye bir özlem var. Yaşanan değişimler Ramazan ayı geleneklerini de etkiledi sanki.
Yaşım gereği anımsadığım en eski Ramazanları 90’larda yaşadım. Belki çok çok geriye gitmeyebilir ancak o dönemle bugün arasındaki fark bile ciddi boyutta bence. Dünyamız değişti, çevremiz değişti, hayat şartları değişti ama bazı gelenekler değişmese daha mı iyiydi?
Ramazan ayında dini inanç gereği oruç tutmanın yanında toplum olarak yardımlaşmayı, paylaşmayı, saygıyı yaşadığımız dönemler olduğunu anımsıyorum geçmişte. Çocuk aklımızla heyecanla beklediğimiz hatta oruç tutacak yaşta olmadığımız halde sahura kalkıp büyüklere eşlik ettiğimiz günler geldi gözümün önüne.
Geçmiş edebiyatı yapmak değil amacım ama gerçekten bu değişim içinde sosyal hayatımızda uzaklaştığımızı hissediyorum. Komşusunu tanımayan, akrabasından uzak duran, aile bağları kopma noktasında bir toplum olmaya başladık.
Çocukluğumuzun Ramazan sofralarını özlüyorum aslında. İmkanlara göre kurulmuş ama hep kalabalık olan o sofralar. Tutmasa bile eşlik etmek için gece vakti sahura kalkan, iftarda pide sırasına girip koşa eve gelen, top patlayacak diye heyecanla bekleyen, evde pişen yemekten bir tabak da komşusuna yetiştiren çocukların günümüzde geçmişi özlemesi de çok normal sanırım.
Özetle ‘Nerede o eski Ramazanlar?’ diye laf arasında sorarken ne yaptık biz de eski Ramazan aylarını arar olduk diye de kendimize sormalıyız.

DİĞER YAZILARI