Ülkemizde hangi içecekten vazgeçemezsiniz diye sorsanız sanırım büyük oranda çay cevabını alırsınız. Çay öyle bir içecek ki dertlenince de güzel, mutluyken de keyifli. Hatta şekersiz içenler olarak, bardağına bir şeker atanlarla bile ciddi ciddi bunun zararlarını konuşuruz. Kısacası yapılış şeklinden tüketilmesinin yörelere göre farklılık göstermesine kadar çay hayatımız önemli bir figürü.
Benim gibi siz de bir bardak çayınızı aldıysanız bugün çayın tadından çok edebiyatını yapan tayfaya değinmek istiyorum.
Sosyal medya üzerine çoğu zaman gözlemlerimi yazdım. Bu alanlarda yaşananlardan bilgilerin manipülasyonuna kadar farklı konulara değindim ama uzun süredir dikkatimi çeken konu çay ve demlik üzerinden dönen sosyal medya edebiyatı. Bu ilk başlarda çok üstünde durmadığım bir konuydu aslında ancak zaman geçtikte neredeyse her gün bu tarz paylaşımlarla karşılaşır oldum.
Peki ya eline kahvaltıda bile çay bardağı almayan birçok kişinin bu çay, şiir ve müzik ortaklığını kullanma sebebini düşündünüz mü hiç? Hatta bir kere bile açıp dinlemediği bir çok usta ismin türküleriyle çay eşliğinde hikaye paylaşanlara ne demeli? Bu yöneliş ne çayın tadından ne de ustaların sanat derinliğinden kaynaklanıyor. Paylaşımlar tamamen duygusal(!)
Sosyal medyanın genelinde olduğu gibi ilginin yöneldiği herhangi bir durumun suyunu çıkarırcasına laçkalaştırmaktan öte bir şey değil kanımca. Çayı konunun merkezine alsak da aslında anlatmak istediğim hayatımızda kıymet verdiğimiz birçok şeyi çok fazla kullanarak değersizleştirdiğimiz. Sıradanlaşıyor bir zaman sonra her şey. Tüketiyoruz bir çok değeri.

DİĞER YAZILARI