Başlık ilginç gelebilir. Hemen açıklık getireyim. Normalde sosyalleşen hayatlar, sosyalleşmek için etkinlikler gibi başlık olabilirdi ancak uzun süredir dikkatimi çeken bir konuda birkaç kelam etmek istedim. En başında alırsak sosyal medyanın hayatımıza gireli uzun yıllar olduğu için artık hayatın rutini haline geldi. Birçoğumuz sabah kalktığımızda belki daha yüzümüzü yıkamadan telefonu elimize alıp sosyal medya turuna çıkıyoruz. Bunu yadırgadığımdan demiyorum artık gündemi takip etmenin de bir yolu aslında bu mecra. Benim değinmek istediğim sosyal medyayı nasıl ve ne için kullandığımız.
Uzun zamandır gözlemlediğim konu insanların yaptıklarını yarıştırma hırsı. Elbette paylaşım yapabilirsiniz ancak bazılarının paylaşım şekli düşündürücü. İlk aklıma gelen anı yaşamak için değil de sadece paylaşım yapmak için bir doğa gezisi düzenlendiği. Yada bir etkinliğe katılım sağlandığı. Bunu bir örnekle de değil, birçok örnekle gördüğüm için dikkatimi çekti açıkçası. Ailecek gidilmiş bir pikniğin, arkadaş ortamında güzel bir etkinliğin yada doğa gezilerinde görülen doğal bir güzelliğin tadını çıkarmak varken her şeyden önce paylaşım yapmak sanırım artık alışılagelmiş bir davranış oldu.
Başlıkta da belirttiğim gibi ben birçok insanın artık sosyalleşmekten ziyade sosyal medyalaşan bir hayat yaşadığını düşünüyorum. Bu eleştiri değil kesinlikle. Çünkü herkesin kendi tercihi ama ben daha çok anı yaşamaktan tat alanlardanım. Sosyal medyayı kullanıyorum. Özellikle meslek hayatımda önemli fayda görüyorum çünkü artık bir haber kaynağı da bu mecralar oldu. Bu nedenle sosyal medya zararı yada faydası konusunda bir şey demeye gerek yok. Herkes kendi istediği kadar yararlanabilir. Keyif alacağı şekilde kullanabilir. Ancak sosyalleşme anlarımızı paylaşmaktan öte tek sosyalleştiğimiz mecra olması düşündürücü.