Pandemi döneminde spor faaliyetlerinin birçoğundan uzak kaldık. Özellikle tribünlerde o heyecanı yaşamayı çok özlemiştik. Dünyanın farklı yerlerinde taraftarların tribünlere alınmaya başladığı süreçte Türkiye’de de bu konuda karar alındı. Bu kapsamda stadyumlarda yüzde 50 kapasiteyle seyirci alınacağı belirtilmişti.
Bu konuda net kurallar belirlenirken bunlara uyulması gerektiği de belirtilmişti. Kısacası yine maske,mesafe ve hijyen temel uymamız gereken kurallar. Ancak maçlarda tribün ortamını bilenler bilir. Hangi branş olursa olsun ister istemez bir yoğunluk yaşanıyor. Futbol tribünlerinde özellikle taraftarların bir araya gelme durumu var. Bunu yadırgamamak lazım çünkü bir alışkanlık var. Hangimiz bir tribüne girdiğimizde kalabalık halinde tezahürat yapmayı, organize hareket etmeyi istemeyiz ki?
Tüm bunlar yıllardır gelen bir tribün kültürü olsa da maalesef bu süreçte dikkat etmeliyiz. Severek takip ettiğimiz bir maçtan sonra üzüntü yaşamamak adına belirlenen kurallara uymalıyız. Bir dönem ne kadar düşük vaka sayılarına ulaştığımızı anımsadığımızda bugünlerdeki tablo gerçekten üzücü. Bunu düşürmek belli ki bizim tedbirlere uymamızla ilgili. Defalarca kez dile getirsem de salgın bitesiye kadar sık sık yazmak istiyorum. Geçen sene Mart, Nisan ve Mayıs döneminde ne kadar dikkatli olduğumuzu hatırlasanıza. Her aldığımız eşyayı bile yıkardık yada dezenfekte ederdik. Son dönemde biraz rehavete kapıldığımızı düşünüyorum.
Yer gelmişken aşı konusuna da değinmek istiyorum. Elbette bu konuda teknik bir bilgi verebilecek konumda değilim. Yararını ve zararını da tartışamam ama kendi adıma iki doz aşımı oldum. Tarihe baktığımızda birçok hastalıkta aşının sağladığı yararı görebiliyoruz. Çevremde de genelde bir çok kişi aşısını oldu. Bu konuda duyarlı davrananlara da teşekkür ediyorum.