Yerli üretim, yerli üretim, ille de yerli üretim… Bizi kurtaracak yegâne unsur yerli üretim. Verilecek bütün destek ve krediler evvela yerli üretimi artırmaya yönelik olmalıdır. Bunu söylemekten dilimiz aşınsa da söylemeye devam edeceğiz.
Yerli üretecek ki istihdam artsın, katma değer oluşsun, para çoğalsın, değer kazansın, dışarıdan döviz girsin, hammadde değerlensin, bölgesel kalkınmalar oluşsun… Daha sayfalarca sayabiliriz. Ama en önemlisi yerli üretecek ki, bağımlılık azalsın. Bu ekonomik bağımlılık öyle illet bir şey ki, bir makine alırsın parçasına bağımlı olursun, tamirine bağımlı olursun, parasına bağımlı olursun, kredisine bağımlı olursun.. Kısacası kendini teslim edersin.
Pandemide krediyi alan gitti elektroniğe, telefona yatırdı paraları. Nereye gitti bizim Türk lirası? Döviz olarak yurt dışına gitti. Bu kredilerin faiz desteği nereden karşılanacak? Hazineden.. Kaldı mı size koca bir balon? Balon patladı, içinden ne saçıldı? Yüksek enflasyon, yüksek kur, yüksek faiz ve dış ticaret açığı. Şimdilik bunlar, şimdilik diyorum başımıza daha nelerin geleceği belli değil.
Birkaç rakamla örnek vermek gerekirse, İhracat mesela, eylül ayında yıllık bazda yüzde 4,8 artarken ithalat ise yüzde 23 yükseldi. Yani dış ticaret açığı Eylül’de yüzde 190 arttı.
Mart başında 6,10 seviyelerinde olan, Eylül ayı başında 7,30 dolaylarına yükselirken Kasım ayına 8,35’lerden gözünü açtı.
Ne riskler aldık, ne tavizler verdik turist gelsin de turizmden döviz girdisi sağlayalım diye. Ne oldu peki? Turizm gelirimiz yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 71,2 azalarak 4 milyar dolara geriledi. Canımızı hiçe saydık biz turist gelsin diye..
Merkez Bankası ne yapıyor bu arada? Faizleri artırmıyor. Peki faizler reelde artıyor mu? Evet, hem de hissedilir derecede bir artış söz konusu. Yani merkez bankası faiz artırma kararı almıyor fakat aldığı kararlarla (izlediği politikalarla) faiz artırıyor.
Neyse, başa dönmemiz gerekirse yerli üretimi desteklemeliyiz. Bu durumların en kalıcı ve kesin çözümü yerli üretimin artmasıdır. Ufak ölçekli imalatçılar makine parkurunu yenilemek ister, hammadde almak ister, enerji ister, ihracat yapmak ister, bunlar için destek ister. Bir an önce sanayinin çarklarının daha güçlü ve kesintisiz dönmesi için yerli üreticiyi A’dan Z’ye destekleyecek modellerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bize “tüketen” değil, “üreten” bir ekonomi lazım, “gösterişi seven” değil “tasarrufu ilke edinen” bir yönetim anlayışı lazım. Bir de bir an evvel mutlu, huzurlu güzel günlere ulaşmamız lazım. Felaketler başımızı bırakmıyor, 2020 hiç iyi gelmedi bize.
Sağlıkla kalın, esen kalın..