Geçtiğimiz gün bir sohbet esnasında üniversite yıllarımı anımsadım. O dönemde alabildiklerimi, alım gücündeki bolluğu, bir öğrenci olarak yapabildiklerimi…
Sonra bugün imkanlarımdaki tüm iyileşmelere rağmen o günleri aradığımı ve aynı ekonomik rahatlığa sahip olmadığımı gördüm. Ben bu ülkede yaşamak için mücadele veren binlerce Y kuşağından biriyim. Hepimiz benzer hayallerle tamamladık eğitimlerimizi. İş hayatına atıldığımızda çok daha rahat ve bolluk içinde yaşayıp sürekli gezebileceğimizi hayal ettik. Geldiğimiz nokta ise ağlanacak halimize gülmeye çalışıyoruz. Çünkü bir şekilde mücadeleye (yaşamaya) devam etmemiz gerekiyor.
Bir de bugün bu şartlarda üniversite okumaya çalışan öğrenciler var. Bırakın gezmeyi temel ihtiyaçlarını giderebilmek için bile ya borçlanıyorlar ya da iş bulup çalışıyorlar. Bugünün gençleri de yaşlıları da birbirine benzer durumda. Gençler geleceklerine hazırlanamıyor diye üzülürken bir yanda da geçmişte harika anılar biriktirmiş bugünden çok daha yüksek standartlarda yaşamaya alışmış emeklilerimiz var. Enflasyon karşısında eriyen alım güçlerine bir de ilave yol masrafı eklendi.
Biz küçük bir yerde yaşıyoruz de büyükşehirlerde yaşayan emekliler, bir yerden bir yere nasıl gidecek? Zaten ev kiralarına bile yetmeyen maaşlarıyla bir de yol masraflarını mı görecekler? Ya da toplu taşıma kullanmak yerine yürüyecek mi o yaşlardaki insanlar?
İmkanı olan, arabası olan vatandaş zaten toplu taşıma kullanmıyor. O otobüslere binip bir yerlere gitmeye çalışanlar da başka çareleri olmadığı için kullanıyor. Bunu bile bile vatandaşın elindeki bu hakkı almak geçmişi hiç olmadığı kadar aratıyor.