Bu dünyaya tek geldik ama tek başımıza nedense hayatımızı sürdüremiyoruz. Bir yerden sonra yanımızda birilerini görüp destek bekliyoruz. İlk olarak bu desteği ailemizden görüyoruz. Daha sonra arkadaşlarla bu süreç devam ediyor. Öğretmen, akraba, eş dost derken böyle böyle ömrümüzün sonuna kadar birileriyle aynı hayatı paylaşarak hayatımıza devam ediyoruz. En son biriyle bir hayat kurmak için imzaları atıyoruz. Ve sonra çocukla hayat döngüsü içinde kayboluyoruz.


Peki, bu süreçte ne kadar kendimizi tanıyıp kendimize vakit ayırabiliyoruz? Kendimizi ne kadar tanıyabiliyoruz? Bizi destekleyenlerin ve yanında olduklarımızın istediği kişi miyiz yoksa gerçekten istediğimiz kişi ve olmak istediğimiz yerde miyiz? Bunun ne kadar farkındayız? Oturup herkesten arınıp kendi dünyamızda bir şeyler yapabiliyor muyuz? Kendimizi sorgulayabiliyor muyuz? Kendimizi kendimize anlatıp ne kadar tanıdığımızı bile biliyor muyuz? İç dünyamızda yaşadığımız şeyleri kabullenip, yaşadığımızı benimseye biliyor muyuz? Bunun gibi binlerce kendimize yönelik soruları sorup üstüne bir de cevap verebiliyor muyuz? Bunları sorgulayıp cevaplaya bilirsek bazı şeyleri başardığınızı görebilirsiniz.

Başarmak için öncelikle takıntıları bırakın. Tereddütlerinizi en aza indirim. Tereddütte olunca sürekli düşünce halinde oluyoruz. Bu da beyni yoruyor. Çok dinlemeye çalışın. Çevrenize kulaklarınızı tıkamayın. İnsanları hemen yargılamayın. Sözlerini tutun. Bunları yaptıkça iç huzuru daha kolay yakalayacaksınız. Hislerinizi her zaman belli edin. Kızdıysanız belli edin, mutlu olduysanız mutluluğunuzu belli edin. Her şeyden önemli olan gülümsemeyi unutmayın. Gülmek önce size sonra etrafınıza pozitif enerji verecektir. Hele böyle zor ve sıkıntılı bir süreçte sanırım hepimizin gülmeye ihtiyacı var.