Yaşamımızın ayrılmaz parçası ve en çok da çocuk gelişiminde temel bir rol oynayan hayvan sevgisi, duygusal erişkinlikte olduğu kadar onların topluma uyum sağlayan sosyal bir varlık olarak yetişmesinde de kritik yer tutuyor. Ancak bu olumlu etkinin ortaya çıkabilmesi, hayvanı atılıp satılabilir bir nesne olarak görmemekle ve ebeveynlerin doğru tavırlarıyla mümkün oluyor. Günümüzde doğanın parçası olan her unsur, modern hayatın içinde hesaplanabilir, öngörülebilir, rasyonelleştirilmiş birimlere dönüştü. Hep daha iyisini arayan insanoğlu artık tatminsiz ve sürekli tüketilecek yenilikler peşinde koşuyor. Bu durum ne yazık ki hayvanlar konusunda da böyle. Maalesef beslediğimiz hayvanlar cansız eşyalar gibi görülmekte ve çocukların sıkıldığı ya da aile bireylerinin bakamadığı durumlarda hiç düşünmeden bir eşya gibi kapının önüne koyulabilmekte. Günümüzdeki çocuklar doğadan uzak yetişiyor. Bilgisayar, çabuk tüketilen pahalı oyuncaklar, ceza boyutu olmayan sürekli ödül sistemi ve elbette kapalı ya da en azından steril var oluş alanları (ev, yuva, okul) içinde kısıtlanan çocuklar, kapalı bir dünya algısı geliştirmekte, benzerlerine duyarsız, benmerkezci, hatta bazen de acımasız olabilmektedir. Toplumsal ortamda, çocukların gelişiminde olumlu yönde etki sağlayacak unsurların başında hayvan sevgisi geliyor. Hayvanlarla sağlıklı bir ilişki, öncelikle çocuğun kendisi dışında bir varlığın, üstelik kendisine benzemeyen bir canlının varlığını kabullenmesi sonucunu doğurur. Eğer hayvanla ilişki, bir hükmetme ve nesneleştirme temeli üzerine kurulmazsa, çocuk hayvanı kendi varlığını bütünleyen bir başka canlı olarak görecektir.

OYUNCAK GİBİ GÖRÜLMEMELİ
Çocuğun, herhangi bir oyuncağı ister gibi evcil hayvanı talep etmesi ve bu durumun ebeveynlerce ölçüp biçilmeden kabul edilmesi büyük bir hatadır. Hayvanla kurulan bağın, çocuğun duygusal ve toplumsal gelişimi üzerinde olumlu etkileri vardır. Hayvanın nesneleştirildiği bir ilişki biçimi, tam tersine sonuçlar verir; hayvan, çocuğun zihninde istenildiği zaman atılabilecek bir nesne olarak yer eder. Oysa sağlıklı bir hayvan-çocuk ilişkisi, öncelikle hayvanın, yani kendisi gibi olmayan, ama yine de canlı olan bir başka varlığın sorumluluğunu almayı gerektirecektir.

AHLAKİ GELİŞİMİ ETKİLER
Çocuğun ahlaki gelişiminde önemli rol oynayan, onun mutlak bir benmerkezci olmasının önüne geçen hayvan sevgisi, çocuklara sorumluluk da aşılıyor. Hayvanı beslemek, onu sevmek, ona zarar vermemek, onun iyiliğini düşünmek, çocuğun sadece hayvanlara olan olumlu duygularını beslemekle kalmıyor, başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Çocuk, bu şekilde duygusal ve maddi anlamda verici olmayı, diğerinden sürekli talep etmemeyi, mutlak alıcı olmamayı da öğreniyor. Sevgi ve ilgi verdikçe, hayvanın, özellikle köpek gibi sadakat duygusu olan canlıların, ona nasıl fazlasıyla karşılık verdiğini gördükçe sevginin erdemini de idrak ederek sevginin karşılıklı bir ilişki olduğunun farkına varıyor. Hayvanlarla ilişki, çocuğa, insanın nasıl doğanın bir parçası olduğunu da hatırlatır. İnsanlar gibi olmasa da, hayvanın da acı çekebildiğini, üzülebildiğini, sevinebildiğini, sevgi ve bağlılık hissedebildiğini, hastalanabildiğini, insanlar gibi bir vücut çalışma sistemi olduğunu, hatta benzer organları olduğunu öğrenen çocuk, onu artık tamamen yabancı, dolayısıyla korkulacak bir varlık gibi algılamaz. Ortalama ömürleri insanınkinden kısa olan hayvanlar sayesinde çocuklar doğum ve ölümün doğal bir denge olduğunu da anlarlar. Çocuk, doğumla ölüm arasındaki ilişkiyi, insanın diğer canlılarla olan bağını ve ahlaklı bir yaşamın temellerini hayvanla ilişkisi sayesinde pekiştirir.

PAYLAŞMAYI ÖĞRENİRLER
Hayvanlarla kurulan bağ, çocuğun arkadaşlık duygusunun gelişimine de katkıda bulunur. Bu ilişki sayesinde, çocuk daha hoşgörülü, daha verici, daha paylaşımcı, daha anlayışlı, farklılığa daha açık bir kişilik geliştirir. Böylece genele oranla küçük ya da büyük farklılıkları olan başka çocuklara (örneğin zihinsel ya da bedensel engelli; başka bir millete, dine mensup, farklı bir dil konuşan vb.) çok daha hoşgörülü olacaktır. Hayvan sevgisinin, çocuklar arasındaki ayrımcılık ve şiddetin önlenmesinde de büyük etkilerinin olduğu söylenebilir.