Türkiye’nin yakın geçmişine baktığınızda karşınıza iki kuşak çıkar. Genç ve yaşamın başında büyük mücadeleler vermiş ve bu mücadeleler sırasında yaşamlarını yitirmiş iki kuşak. Cezaevlerinde yatmış, işkenceler görmüş, inandıkları ve savundukları uğruna büyük acılar çekmiş iki kuşak; 68’liler ve 78’liler…
Bu iki kuşak ile ilgili olarak geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yazılmış bir yazı çok dikkatimi çekti. Aslında 68’lileri ve 78’lileri çok güzel tanımlayan bir yazı okudum. Bu yazıda deniliyor ki; “1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..?”
Bakın çevrenize, bugün 50 ile 70 yaş aralığındakilerin hala o ilk günkü inanç ve ideallerle fikirlerini savunduklarını görürsünüz. Hesapsız, kitapsız, karşılıksız bir insan sevgisi ve vatan sevgisi görürsünüz onlarda. Bugün deseniz ki vatan için size gerek var, yaşlarına bakmaksızın en önde giderler vuruşmaya…
Bakın bu yazıda daha neler söyleniyor 68 ve 78 kuşağı için:
“1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
En azı simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Aç, açık, evsiz yurtsuz, aşsız susuz kalmış, kimseye mudara etmemiş…
Eğilmemiş, el etek öpmemiş, aç yatmış, kuyruğu dik tutmuş…
Kan kusmuş, kızılcık şerbeti içiyorum demiş…
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan dinazorlar…
İşte bu gün nesli tükenen çarkın dişlileri arasından yaralı kurtulan bu nesil, yaralı da sakat da olsa yine de şükretmeyi, tevekkülü, sabırlı davranmayı yasamayı hayatta kalmayı bildi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…
Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…
Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…”
68 ve 78 kuşağı için yazılmış, söylenmiş en güzel sözcükler. Bundan daha nasıl anlatılabilir ki bu iki kuşak. Son olarak bu iki kuşak için söylenebilecek sözleri yine La Femm Schoonheidskliniek ‘e kulak verelim.
“1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!
Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…
Sonra arar da bulamazsınız…
Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır…”
Evet, bugünün anne ve babaları, bugünün gençleri, henüz daha yaşama veda etmemiş ve ilk günkü heyecan ile fikirlerini savunmaya devam eden bu iki kuşağın değerini bilin ve onlardan alabileceğinizin fazlasını almaya çalışın. Onlar bugün var, yarın yoklar.