Bugün uzun zamandır içimde tuttuğum ancak daha fazla dayanamayıp fikirlerimi dökmek, tabiri caizse de bir nevi haykırmak istediğim bir konuda yorumlarımı paylaşmak istiyorum. Duydukça aklımızla oynadıklarını düşündüğüm, “elinizde telefon var, şükredin” gibi çeşitli şekillere girmiş ama tamamen aynı anlamı taşıyan cümleleri kuranlar tarafından, en kötü halimize bile şükrettirmeyi kendine görev edinmiş olanları anlamıyorum, anlamayacağım.

***
“Gerekirse kuru ekmekle domates peynir yer, yine de karnımızı doyururuz” diyerek bizi iki lokmayla doyacak şekilde beslenmeye alıştırma çabalarını anlamıyorum, anlamayacağım. “Yağ, tüp kuyrukları vardı” diye üste çıkmaya çalışarak, en ucuz yağların kısa süre içinde tükenmesini, büyük tüplerini dolduramayıp küçük mutfak tüpüyle geçinmeye çalışan hali harap insanları ve belediyelerin Halk Ekmek büfelerindeki ucuz ekmeği almak için şehrin öbür ucundan gelerek saatlerce ekmek sırası bekleyenleri görmezden gelmelerini anlamıyorum, anlamayacağım.

***
Elimizde telefon tabi ki olacak, hem de en güzeli olacak. Çünkü bunu hak ediyoruz. Bir kuru ekmek, domates ve peynirle de doyabilecek halde değiliz çünkü tarihte ilk defa domatesin kilosu 30 lirayı gördü, peynir fiyatları zaten uçuk. Kaldı ki sadece bunlarla doymamız gerekiyorsa, “buna da şükür” diyemeyiz, dememeliyiz. Çünkü hepimiz her sebze meyveyi tüketmeye, boğazımızdan doğru düzgün yemek girmesine mecburuz. Mecburiyetten ziyade bu ülkede hiç kimse bir şeylerden mahrum bırakılmamalı. Ulaşabileceklerinden git gide uzaklaştırılmamalı. En lezzetli yemekleri de, en güzel meyveleri de yiyeceğiz. Çünkü bunu da hak ediyoruz. Yağ ve tüp kuyrukları artık yok, çünkü kimse el uzatmaya cesaret bile edemiyor. Evimizde dolu tüpümüz de olacak, kiloluk yağlarımız da. Çünkü her şeyi olduğu gibi, bunu da hak ediyoruz.

***
Gençler, yaşam standartlarının her geçen gün daha çok düştüğüne dair neredeyse her gün, her saat haklı olarak yakınsa da, en çok düşünmemiz ve sormamız gereken asıl konu şu ki, 10-12 yaşındaki çocuklar neden ülkenin haline bu kadar hakim? Bu çocuklar neden haykırıyor? 20 yaş ve üzerini tabi ki anlıyorum çünkü her şeyin tam anlamıyla farkındayız. Ancak bizden 8, 10 yaş küçük çocuklar bunları düşünmek zorunda değil. Sosyal medyada, gün geçmiyor ki kendinden en az 30 yaş büyük olan, ülke durumunun çok iyi olduğunu savunan, hayatı boyunca standart gelirde bir ailenin en sefalet dolu hale bile şükretmesi gerektiğini işlemeye çalışanlara asıl halimizi anlatan çocukların konuşmalarını dinlemeyelim.

***
Bir kişi arkadan seslenerek diyor ki, “Gençler yokluğu bilmiyor”. Gençleri geçelim artık, at gözlüklerini bırakalım kenara. ‘Geleceğimiz’ diyerek başımızın üzerinde taşımamız gereken çocuklar, ülkenin her halini görmüş insanlara nazaran nasıl daha bilinçli bakar olaya? Buradan düşünür, bakış açınızı biraz olsun değiştirir ve genişletirseniz vahameti çok daha iyi görürsünüz.

***
Emin olun ki, hiçbirimizin Polyannacılık oynayacak hali kalmadı şu zamanda. Bir yetişkin emekli olup torunlarıyla, çocuklarıyla vakit geçireceği yerde, yeri geliyor 2 işte birden çalışıyor, gece gündüz demeden. Diğer ülkelerin emeklilerinden, bizim emeklilerimizin farkı ne tam olarak? Varsa onları ayıran bir şey, bilelim. Bir genç, ülke ülke gezip çeşitli kültürleri tanıyacağı, kendini senelerce durmadan eğiteceği yerde, hem çalışıp hem de okuyor. Yeri geliyor, sırf ekonomik sıkıntılardan okullarından vazgeçiyor. Peki bizim gençlerimizin yabancı gençlerden ne gibi farkı var, onlar ayda en az 2 ülke gezip tanırken ve dünya hakkında çokça şey öğreniyorken? Koca nesil kayıp oluyor ve hala gerçekten her şey çok mu yolunda?

***

DİĞER YAZILARI