Aylardır yaşadığımız koronavirüsün bizden alıp götürdüğü kadar kattıkları da var. En çok kendimizi ve sevdiğimiz şeyleri keşfetmemizi sağladı.
Kimimiz ailemizle bir evde, kimimiz yalnız başımıza geçirdik bu süreci. Kitaplar okuduk, müzik dinledik, yemek yaptık, örgü ördük, en önemsemediğimiz birçok şeyi özenerek yaptık.
Hayat telaşı içinde sadece yolda yürürken veya bir iş yaparken dinlediğimiz müzikleri hatırlıyor musunuz. Yol arkadaşı olsun diye veya bir iş yaparken sıkılmamak için dinlerdik önceleri. Bir ses olsun diye.
Ama pandemi döneminde öyle olmadı. Her söze anlam yükledik. Çünkü sarılmak istediğimiz, öpmek istediğimiz, sadece bir kez olsun görmek istediğimiz, sohbet etmek istediğimiz o kadar çok insan vardı. Her söz bizi bir arkadaşımıza, bir sevdiğimize götürdü. Evden çıkamadığımız dönemde o şarkı sözleri alıp götürdü bizi sevdiğimize. Çevremde müziğe olan ilginin artmasını buna bağlıyorum.
Bu yazıyı yazarken bile müzik dinliyorum ve hayatımda ne kadar büyük yer kapladığını düşünüyorum. İnsan, sosyal hayatı ne kadar yoğun olursa olsun, eninde sonunda kendi içine dönmeyi arzuluyor. Tüm çareler, tüm ilaçlar insanın kendi içinde. Arzuladığımız, tadamadığımız veya iyi ki yaşamışım dediğimiz tüm duyguları içimize atarız ve orada birleşip bize güç verir. Kötü şeylerden bile ders çıkaran insanlarız bizler. Yaşadığımız her olayı bir fırça darbesi gibi düşünmeliyiz. Büyük resim için bizleri şekil veren.
Şuan fonda çalan şarkı; ‘Sevdiklerinle, yandıklarınla, Söndüklerinle varsın bu dünyada, Denediklerinle, derken vazgeçtiklerinle, Bulduklarınla sonunda, Doğduklarınla, öldüklerinle, Yaşadıklarınla varsın bu dünyada, Anlamlarınla, anlamsız bulduklarınla, Kattıklarınla hayata’ Varsın Bu Dünyada.
Yapmak istediğiniz bir şey varsa mutlaka yapın, olmuyorsa deneyin.