Ekmek, nakit, mangiz, mangır, servet, kazanç, akçe, metelik, kripto adına ne derseniz deyin para önemlidir.
Bazılarına göre, para aşkı tüm kötülüklerin anası,
Devrimciler için işçinin prangası,
Komutanlar için savaşın payandası,
İnsanoğlunun varlığında bir dert, yokluğunda bir yarası,
Peki “Para” tam olarak nedir?...
Gümüşten bir dağ mıdır?
Kağıttan bir kale midir?
Yoksa yalancı bir servet midir?
İster iki yakasını bir araya getirmeye çalışanlardan, isterse dünyanın efendisi olsun paranın önemini, yükselişini, kayboluşunu, varoluşunu yani paranın sistematiğini çözmek anlamak her geçen yıl daha da önemli olmuştur.
O zaman para neredeeeeen nereye geldi? Ve nereye kayboldu? Soruları da sorulabilir.
Peki görmediğimiz sıcaklığını hissetmediğimiz dokunmadan harcanan parayla yani dijital, sanal para ile bir sorunumuz var mı?
Yok. İnsanoğlu her şeye alışıyor...
Bugünün elektronik dijital parası patrondan hesaba, oradan alışverişe, markete, elektrik, su ve doğalgaza, kalan olursa çocuğun ayakkabısına, çantasına, takasına derken hiçbir şekilde cisimleşmeden hareket ediyor.
Âdeta sanal alemde sörf yapıyor. Görünmez bir el gibi....
İşte bugün paranın elle tutulamaz olduğu gerçeği ise paranın mahiyetini daha iyi açıklar gibi.
Öyle ise “Paranın ne önemi var mühim olan insanlık", sözü parayı yok mu sayıyor!!
Var olan bir gerçek şu ki; para algısında bir kesimin anlamadığı şey paranın bir inanç ve güven meselesi olduğudur. Kısaca parayı ödeyene de, parayı basana da, kefil olana da güvenmek ve ahlaklı olmak. Bu yüzden para metal parçası değildir. Güvenin, inancın yazılmış halidir.
Kile, kâğıda, gümüşe, levhaya ya da ekrana neye yazılmış olduğu pek de önemli değildir. Deniz kabuklarından, büyük taş halkalarına kadar her şey para olarak kullanılabilir.
Şimdilerde de görünen o ki dijital elektronik çağda “ hiçbir şey” de para yerine geçebilir.