Bu hafta gazetenin bana ayrılan bölümünde sizlere çok önemli bir konuyu izah etmeye çalışacağım. Sizlerin de bildiği gibi vasi olmanın önemli sorumlulukları bulunmaktadır.

Vesayet altında olan kurumda kalan kişinin vasiyetname yazma durumunda yapılması gerekenler konusunda bilgi vermeye çalışacağım.

Türk Medeni Kanun’unda vasinin görevinin süre sonunda ne şekilde sona erdiği detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Şöyle ki;

Türk Medeni Kanunu madde 480- Vasilik görevi, uzatılmadığı takdirde, sürenin dolmasıyla sona erer.

Türk Medeni Kanun’unun ilgili maddesinde vesayet makamı tarafından kısıtlıya vasi atanması halinde, vasilik görevi uzatılmadığında sürenin dolması ile görev kendiliğinden sona ermektedir. Yargıtay, yetkili mahkeme tarafından vasinin görevinin sona erdiğine ilişkin karar alınmaması halinde, süre sonunda vasinin ve Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkiminin zımni kabulüyle vasinin görevinin devam edeceği görüşündedir. Bu bakış açısı, vesayet altındaki kişinin temsilcisiz kalmaması için getirilen diğer hükümler ve kanun koyucunun iradesiyle de uyumlu olduğundan genel kural olarak kabul edilmektedir.

Vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi tarafından gerekli görülmesi ile vesayet altına alınan kısıtlının ölümü halinde mirasın nasıl paylaştırılacağı merak konusu olmaktadır. Vesayet altına alınan kişinin mirası Medeni Kanun’unun 3. Kitabında yer alan miras hükümleri uyarınca kanuni mirasçıları tarafından paylaştırılmaktadır. Kısıtlı olarak vefat eden kişinin mirasının paylaşımı konusunda farklı bir uygulama bulunmamaktadır.

Ölümün gerçekleşmesi ile kısıtlılık hususu da son bulmakta olup mirasçılık belgesinde belirtilen yasal mirasçıları tarafından kısıtlıya ait mal varlığının intikal işlemleri yapılmaktadır. Yasal mirasçılarının, kısıtlının hayatta olduğu sağlıklı olduğu dönemde bakımı konusunda destek olmamış ve ilgi göstermemiş olmaları mirasçı olma sıfatını etkilememektedir.

Türk Medeni Kanun’un madde 539. Maddesi uyarınca;
4. Sözlü vasiyet
a. Son arzuları anlatma
Türk Medeni Kanun’u Madde 539- Miras bırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Bunun için miras bırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler. Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.

Düzenlenmiştir.
Sözlü vasiyetname istisnai bir vasiyetname şekli olduğundan geçici bir süre için hüküm ifade eder. Olağanüstü durumun değişmesi ve ortadan kalkması halinde vasiyetçi el yazılı ya da resmi vasiyetname yapma imkanına sahip olur.

Türk Medeni Kanun’unda açıkça düzenlendiği üzere sözlü vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için öncelikle olağanüstü bir durumda bulunulması ve vasiyetnamenin tanıklar huzurunda yapılmış olması gerekmektedir. Vasiyet bırakan kısıtlı ancak yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi durumlarda sözlü vasiyet yapabilmektedir. Vasiyetçi kısıtlı son arzu ve isteğini tanıklara anlatır. Kısıtlının son arzu ve dileklerini düzenleyen tanık ve diğer tanıklar belgeyi imzalayarak vakit geçirmeksizin Sulh Hukuk mahkemesine başvurmaları gerekmektedir. Derhal yapılmayan başvurular sözlü vasiyetin geçersiz olmasına sebebiyet vermektedir.

Vesayet altındaki kişi elbette gerekli şekil şartlarını taşıması halinde vasiyet yazabilir. Ancak bilindiği üzere vasiyetin yazılı olarak yapılması ve şekil şartlarına uyulmuş olması vasiyetin geçerliliğini etkilemektedir. Diğer hususlar ve bunların vasiyetin geçerliliğine etkisine Sulh Hukuk Mahkemesi hâkimi tarafından karar verilir. Mirasçıların vasiyetnameye itiraz etmemesi ve vasiyetin uygulanabilir olması vasiyetin kabulü için yeterli etkendir.

DİĞER YAZILARI