Ekonomide de yer altında olduğu gibi bir takım fay hatları bulunur. Zamanla biriken enerji bu fay hatlarından açığa çıkarak sarsıntılara sebep olur. Bu hareketliliğin zaman zaman oluşması, ufak sarsıntılarla (kriz – dalgalanma) enerjinin boşalması hep arzu edilen bir durum olsa da bazen enerji bir bölgede yoğun bir şekilde birikerek büyük kırılmalara sebep olabilir.
Tıpkı yeryüzünde olduğu gibi ekonomide de zaman zaman büyük ve çok fazla kayba sebebiyet veren depremler olabilir, oldu da. 2. Dünya savaşı, Fransız ihtilali, büyük buhran gibi yakın tarihimizde bile birçok kırılma yaşayan dönemlerde ekonomik modeller zamanla toparlanarak ya da olgunlaşarak şu anki halini aldı.
Son yıllarda küresel hareketliliğin bütün boyutları doğrudan ekonomiyi etkiler hale geldiği için belirli bölgelerde çok hızlı ve yoğun enerji birikimleri olabiliyor. Ortadoğu’da başlayan ve bitmek bilmeyen iç savaşlar, dış ülkelerin bu içi savaşlara müdahil olması, zaman zaman Ortadoğu’da kurulan ittifakların ve dengelerin bozulması gibi durumlar hepimizin malumu.
Avrupa birliği de uzun zamandır kaynayan bir kazan misali alarm veriyor. Avro bölgesindeki tehlike ve bazı ülkelerin bu tehlikeye aldırış etmeden sergilediği tutumlar neticesinde İngiltere gibi ülkelerin sergilediği tutumlar, birliğin gücünü azaltıcı hamleler olarak kayda geçiyor.
Amerika’nın engellenemez kontrolcü güç olma isteği ve tüm yerkürede etkili olma arzusu ve bu durumdan kaynaklanan hareketlilik dünya piyasalarını tehdit eder nitelikte olabiliyor. Yakın zamanda Amerika ve Kuzey Kore krizi, Amerika ve Çin krizi, Amerika ve Türkiye krizi gibi kısa sürse de uzun vadede tehdit oluşturan krizler tehlikenin boyutunu artırıyor.
Bütün bunları belirtmemin sebebi nedir diye soranlar olabilir. Konuyu şuraya bağlayacağım efendim. Dünyada güçlü ülke konumundaki ülkeler karşısında yeni güçlerin oluşmasını istemese de zaman zaman güç dengeleri değişebiliyor. Bu durum, güçlü ülkelerin aleyhine olduğunda verdikleri tepki çok sert ve kırıcı olabiliyor. Malumunuz Çin’de ortaya çıkan ve tüm Dünyayı tehdit eden korona virüsü, sadece hastalık olmaktan öteye geçmiş vaziyette. Hatta neredeyse hastalık riski artık konuşulmuyor bile. Bütün konuşmalar virüsün Çin ekonomisine ve dolayısıyla dünya ekonomisine olumsuzluğunun ne olacağı üzerine. Senaristler milyonlarca senaryo hazırlamış vaziyetteler. Zamanla göreceğiz neler olacak, ne kadar kayıp yaşanacak. Ben şahsen hiç alakam olmayan bir sebepten dolayı hayatımın zerre kadar etkilenmesini istemiyorum. Bu ve benzeri tehlikelerin ülkemize girmemesi için bütün tedbirlerin en ağır şekilde alınması taraftarıyım.
Fakat son zamanlarda dikkatimi çeken ve sizlerle de paylaştığım bir durumu yinelemek istiyorum. Dünyada mevcut ekonomik model işlevini yitirmeye başladı. Yeni ve daha farklı bir model arayışları başladı bile. Kripto paraların yaygınlaşması bunun en belirgin örneği. Ülkeler arası ani ve çarpıcı krizler ve bu krizlerin kısa süreli olması da dikkat edilmesi gereken ayrı bir detay. Sürekli artan bir tansiyon ve yüksek nabız nasıl ki kalbe ve damarlara zarar veriyorsa ülkeler arasında yaşanan ani gerilimler de dengelere zarar veriyor.
Küresel bir deprem olacak, bu kesin. Şiddeti de çok yüksek olacak, bu da bilinen bir gerçek. Bu depremden en az etkilenecek ülkeler (ya da topluluklar) kanaatime göre tarımla uğraşanlar olacaktır. Köyünüzdeki topraklarınıza sahip çıkın, yoksa sizi aç bırakmayacak kadar bir toprak parçası edinmeye bakın.
Sağlıkla kalın, hoşça kalın.