İnsanlık tarihinde bir çok yaşanmış katliamlar ve soy kırımlar mevcuttur. Bunlardan biri de Hocalı Katliamı.
Hocalı Katliamı’nda ne olmuştu?
Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini Aralık 1991'de işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi, bölgenin tek havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı'yı ele geçirmekti.
Ermeni güçlerinin ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 7 bin kişinin yaşadığı bir kasabaydı.
Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları tek tek ele geçiren Ermeni güçleri, kasabanın diğer illerle kara yolu bağlantısını kesti. Hocalı'nın diğer bölgelerle tek bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992'de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Olayda, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetti.
Ocak ayının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretti.
25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgedeki Sovyet ordusuna bağlı 366. Zırhlı Alayı'nın bütün araçlarını kullanarak, şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek "Hocalı Katliamı" yapıldı.
Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı'nda savunmasız durumdaki 106'sı kadın ve 63'ü çocuk, 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı kurtulurken, Ermeni güçleri bin 275 kişiyi rehin aldı. Bunlardan 150'sinden haber alınamadı.
Katliamda 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetti.
SREBRENİTSA KATLİAMI
Hocalı Katliamının üzerinden henüz üç yıl geçmemişti ki, bu kez Sırplar 1995 yılında Srebrenitsa’da Türklere karşı bir katliam ve soykırım gerçekleştirdiler.
1991-1995 yılları arasında Yugoslavya İç Savaşı sırasında Sırp Cumhuriyeti Ordusu, Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'ya bir harekat düzenledi. Krivaya '95 Harekatı olarak bilinen bu harekat, 1995 yılında Sırp General Ratko Mladic tarafından yönetildi.
11 Temmuz 1995'te Srebrenitsa'ya giren ordu, Mladic'in öncülüğünde ağır silahlarla 8 bin 372 Boşnak'ı katletti. BM (Birleşmiş Milletler)'nin Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmesine ve Hollanda'dan 400 barış gücü askeri göndermesine rağmen katliam engellenememiştir.
Avrupa'da hukuki olarak da belgelenmiş ilk soykırım olma özelliği taşıyan Srebrenitsa soykırımı, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleşen en büyük toplu katliamdır.
Yugoslavya'nın dağılma sürecinde yaşanan kaos, Hırvatistan Savaşı ve Bosna Savaşı, Sırplar'ın Bosna'da başlattığı bu soykırıma yol açtı. Boşnaklar'ın elindeki silahlar Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmış ve bölge halkı savunmasız kalmıştı. BM'nin katliam esnasında bölge güvenliğini sağlayamaması ve Srebrenitsa'yı korumakla görevli olan Hollandalı Komutan Thom Karremans'ın kendisine sığınan 25 bin kişiyi ve şehri Sırplara teslim etmesi de bu katliamın sebeplerindendir. Daha sonra Sırp General Ratko Mladic, şehri boşaltan Thom Karremans'a hediye verirken görüntülenmiştir.
Tarihte bu iki katliam ve soykırım benzeri daha niceleri var. Kayıtlara geçen ve geçmeyen katliamlar. Benzer katliamlardan biri de 1974 yılında Kıbrıs’ta yaşanmış ve Rumlar Türk köylerine ve evlerine baskınlar düzenleyerek kurşun yağmuruna tutmuştu. Türkiye’nin askeri müdahalesi ile soydaşlarımız üzerinde baskılara bir son verilmiş ve can güvenlikleri sağlanmıştı.
Bugün hemen güneydoğumuzda yaşanan savaşlar var. Irak’ta, Suriye’de ve diğer ülkelerde. Buralarda da siviller katlediliyor, burada da insanların canlarına kast ediliyor. Ne yazık ki, tarihte yaşanan onca katliamdan yeterince ders çıkarılmamış olmalı ki, savaşırken sivilleri katletmek gibi bir hastalık hala sürüyor.
Evet aradan 28 yıl geçmiş olmasına karşın Hocalı Katliamı unutulmadı ve unutulmayacak. Bu ve benzeri katliamlar ve soykırımlar insanlık tarihinde hep birer kara leke olarak kalacaktır.
Hocalı Katliamında hayatlarını kaybedenleri saygıyla anıyorum.