Sadi Şirazi’nin bazı eserleri vardır ki bir kıssa ya da hikaye değil anlam çıkartılası bir ders gibi okunması ve kavranması gerekir.
Tıpkı Fransız edebiyatçısı La Fontaine gibi fabl türünden seçkin kıssalar derleyen Sadi Şirazi’nin Bostan kitabında öyle ders verici ve ibret dolu hikayelere yer verilmiş ki anlatımın da zenginliğiyle insana hakikaten hikmet deryasından anlamlar damıtıyor.
Şirazi’nin Gülistan kitabından bir hikayesine örnek vermek gerekirse;
“Bir derviş, elsiz ayaksız bir tilki görünce; “Bu elsiz ve ayaksız; nerden yi¬yip nasıl içiyor?”diye Allah’ın lütfuna hayran kaldı. Şaşkın derviş bu haldey¬ken, pençesinde avladığı çakalla bir aslan çıkageldi. Aslan, zavallı çakalı he¬men oracıkta yiyiverdi. Arta kalanları da tilki silip süpürdü. Herkesin rızkını veren Allah, ertesi gün başka bir şekilde tilkinin günlük yiyeceğini gene gön¬derdi. Bu apaçık gerçek karşısında adamın gözleri açıldı. Hemen gidip solu¬ğu bir mescitte aldı ve Allah’a şöyle niyazda bulundu; “Aslanlar bile rızıklarını zorbalıkla yemiyorlar. İyisi mi bundan böyle ben karıncalar gibi bir köşeye çekilivereyim.” O günden sonra derviş işini gücünü bıraktı. Rezzak Allah’ın, gaipten rızk yollayacağını umarak beklemeye başladı. Ne el-alem, ne eş dost; kimseler arayıp sormayınca; çok geçmedi, çenk gibi bir deri bir kemik kal¬dı. Çaresizlikten sabrı da, idraki de tek tek tükendi.
Derken uzlete çekildiği mescidin mihrabından kulağına sesler geldi; “Hey miskin adam! Tilki gibi el¬siz ayaksız düşünme kendini. Bilakis yırtıcı aslan ol ve öyle çalış ki aslan gibi senden başkalarına bir şeyler kalsın. Neden tilkiye benzeyip artıklarla doya¬caksın ki? Aslan gibi yeleleri gür ve ensesi kalın olan insan, tilki gibi düşkünle¬şip yemeğini başkasından beklerse, köpekler bile ondan üstün olur. Hadi dur¬ma, çalış, çabala, hem ye, hem yedir. Başkalarının artığına göz dikme. Aksine ercesine çalış, yorul, zahmet çek, Başkalarını rahata eriştir. Alçaklar gibi baş- kalanının el emeğine göz dikme.
Ey genç, ihtiyar yoksulun elini tut ve kendini elinden tutulacak dereceye düşürme. Yüce Allah’ın lütuf ve ikramı, varlığının gölgesinde halkı dinlendi¬ren kimseleredir. Aklı başında insan, daima cömert olmak için çalışır. Çünkü himmeti az olanların beyni yoktur ve kafaları kuru bir tasa benzer. Allah’ın ya¬rattıklarına iyilik eden kimse, iki cihan iyilik görür.
Bir deveci, Babendikiş yolunda oğluna bak ne söylemiş; “Oğlum; azı¬ğını iyi insanlarla ye. Çünkü iyiler, arkadaşsız yani tek başlarına azıklarını ye¬mezler.”