Dünya üzerinde en garip ağaçlardan biri olan baobab ağacı ilginç gövdesi ve seyrek yapraklarıyla dikkat çekiyor. Normal ağaçlara kıyasla pürüzsüz tombul gövdeleri ve gövdesine oranla kısa dallarıyla adeta farklı bir alemden gelmiş gibi bir izlenim yaratıyor. Afrika ve Asya’nın tropikal ormanlarında yaşayan bu bitkilerin tuhaf görünümü sadece günümüzde değil, yakın geçmişte de böyleydi.
Hatta bazı Afrikalı yerliler onları, bu görünümlerinden dolayı lanetli ağaç olarak adlandırmışlardı. Yerlilere göre baobablar tanrıları kızdırmıştı. Tanrılar da bunun üzerine ceza olarak ağaçları, kökleri havada asılı kalacak şekilde baş aşağı döndürdü. Bu halk tarafından anlatılagelmiş bir efsane olsa da gerçekten baobab ağacının dalları, diğer ağaçların kök sistemine benzer.
Lakin baobab ağaçlarının tanrıları kızdırdığı için ters yüz edildiklerini söylemek onlara haksızlık olur. Çünkü baobablar aslında insanlığa aşırı kurak ve dolayısıyla da müthiş zor çevresel şartlarda dahi yaşamın sürebileceğini ve evrimsel süreçte ne tür sıra dışı adaptasyonlar ortaya çıkabileceğini göstermesi bakımından önemlidir.

Baobab ağaçları suyu harika bir şekilde depolayabiliyorlar. Evrimsel süreçte bu ağaçların gövdesi, buna uygun bir forma doğru evrimleşmiştir. Suyu olabildiğince az kaybetmenin yollarından birisi, gövdelerini çok fazla uzatıp daraltmamalarıdır. Velhasıl normalden daha kısa bir boylanmaya ve daha geniş bir gövdeye sahip olmaları gerekiyor. Bu özel ağaçlar, eşsiz özellikleri sayesinde, gövdelerinin yaklaşık olarak yüzde 80’ini suyla doldurabiliyorlar.