Siyaset yeni gelişmelere gebe.
Son bir yıllık zaman içinde yeni partiler ardı ardına kuruluyor ve her biri iddia sahibi…
Seçilmiş en son Başbakanı Ahmet Davutoğlu pandemi sürecine rağmen partisini dediği gibi kurdu kongrelerini yapıyor ve Kasım ayında büyük kongresini yapacağı konuşuluyor.
Gelecek Partisi geçtiğimiz günlerde ilimizde de kongresini yaptı ve sürpriz bir şekilde il başkanı değişikliği yaşandı.
Partinin Genel Merkez kurucuları arasında yer alan ve Aydın, Muğla ve Denizli illerini örgütlemekle görevlendirilen Ali İhsan Dilmen sürpriz bir şekilde il başkanı olarak atanmıştı, şimdi de sürpriz bir şekilde başkanlığı Teşkilat işleri Başkanı Selçuk Yasan'a bıraktı.
Yeni kurulan partilerden DEVA Partisi geçtiğimiz Yerel seçimlerde Ak Partiden Büyükşehir belediye başkanı olmak için başvuran ama aday yapılmayan Hakan Çağlar Erürker'i partiyi ilde kurması için görevlendirdi.
DEVA Partisinde de çalışmalar devam ediyor, il binası tutulmuş.
Henüz il yönetimini oluşturmuş değil.
DEVA Partisinde de çalışmalar devam ediyor.
Hem Gelecek Partisi lideri sayın Davutoğlu hem DEVA Partisi lideri sayın Babacan söyledikleriyle kısıtlı da olsa iktidar medyasında değilse bile muhalif kanallarda arasıra yer buluyorlar ve doğrusu söyledikleriyle gündem oluşturuyorlar.
Bu konuda Davutoğlu'nun söyledikleri daha dikkatle dinleniyor, ilgi görüyor.
Bu arada belirtmemiz gerekiyor.
Aynı anda birçok kanalda konuşan ve ülkenin yönetiminde tek söz sahibi olan sayın Cumhurbaşkanının söyledikleri artık ilgi uyandırmaz, dikkat çekmez oldu.
Toplum yeni sesler ve sözler arıyor.
Doğrusu toplum Kılıçdaroğlu'nu bile dikkatle dinlemiyor, ne söyleyeceğini merak etmiyor.
Zaten toplumun büyük bir kesimi siyasetten umudunu kesmiş, siyasete küsmüş durumda.
Siyasete bir hayli uzak.
Kamplaşan toplumda taraf olmak istemiyor.
Bu durum yeni kurulan partilerin işini bir hayli zorlaştırıyor.
İktidar partisinden yana taraf olanlar siyasi duruşlarını açıklamakta sakınca görmüyor olmalarına rağmen, yaptıkları kongrelerde bir heyecan ve yenilenme yok.
Yani partide görev almakta pek istekli değiller, yönetim kademelerinde ve parti etkinliklerinde boy göstermiyorlar.
Partiyle ilişkileri iş güçle sınırlı durumda.
Partinin kan kaybından dolayı kafalar karışık.
İktidara muhalif olanlar ise, yeni partilerde görev almakta istekli değiller ve gelişmeleri takip etmekle ve gelen tekliflere nezaketle geri çevirmekteler.
Sanırım insanlarımız, yaşanan kamplaşmaktan duydukları endişe sebebiyle, taraf olmakta ciddi çekinceler oluşturuyor.
Kısacası siyasetin ısınması için biraz daha zamana ihtiyaç var denilebilir.