Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyada büyük bir tedirginliğe yol açan korona virüs, hangi hayvandan geçti, nerelere yayıldı derken küresel ekonomiyi de ters düz etmeyi başardı. Turizmden gıdaya kadar neredeyse bütün sektörlerde ağır tahribata yol açan virüs dolayısıyla ülkeler ihracat ve ithalat şartlarını yeniden düzenlediler. Virüsün yayılımı devam ederken piyasaları ne kadar daha etkileyeceği belirsizliğini korumaya devam ediyor.
Tabi bu virüs vakasının Çin’e karşı ekonomik bir savaş olduğunu söyleyenlerin sayısı hiç de az değil. Başka hastalıklardan ölenlerin yanında korona tip virüsten ölenlerin sayısı ile kıyaslandığında aslında bu iddiayı ortaya atanların pek de haksız olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü virüsün ekonomik etkileri tahmin edilenin üzerinde olmaya başladı bile.
Tüm bunların arasında Türkiye, henüz virüs vakası ile karşılaşmayan nadir ülkeler arasında yerini almaya devam ediyor. Çin’in Dünya pazarında etkisinin henüz hissedilmediği dönemlerde tekstil gibi bazı bölgelerde önemli bir üretim üssü olduğu varsayımından yola çıkacak olursak bu virüs krizini fırsata çevirmemiz hiç de zor görünmüyor.
Özellikle gıda ihtiyacını dış ülkelerden karşılayan ülkeler için sağlıklı gıdaya ulaşmak çok önemli bir yer işgal ediyor. Bu durumda virüs korkusu saran ülkelerin gözünü Türkiye’ye dikeceği de kaçınılmaz bir gerçek. Peki bu durumda ne yapılmalı, nasıl davranılmalı? İşte esas sorulması gereken soru da bu aslında. Çin’den sipariş kaydıran yeni müşterilere fırsatçı bir fiyat mı verilmeli, yoksa nasıl olsa kriz müşterisi, daimi değil diyerek yüksek fiyatlamalar mı yapılmalı?
Bu sorunun doğru bir cevabı yok aslında. Bazı sektörler için fırsat bu fırsat denilebilir ve daimi müşteri avına çıkılabilir fakat bazı sektörler için (özellikle elektronik ürünler) daimi müşteri edinileceğini hiç sanmıyorum. Bu sektörlerde fırsat fiyatlaması yapılabilir. Medikal tulum, ayakkabı, maske ve gıda ürünleri talebi en hızlı artan ürünler arasında yer alıyor. Bu talebe yetişmek için iç piyasada yeterli üretim kaynaklarına sahip olduğumuz da söylemek yanlış da olmaz aslında. Önemli olan konumumuzu ve odağımızı iyi belirlemek olmalıdır.
Anlayacağınız, her kriz gibi bu kriz de fırsata çevrilebilir ve daimi fayda sağlanabilir.
***
Geçtiğimiz günlerde bir ilçe belediyesinin spor kulübüne ait borçları hakkında sosyal medyada başlatılan bir tartışmayı takip ettim. Bu konuda uzun bir yazı yazacağım fakat buradan kısa da olsa değinmeden edemeyeceğim. Kendi kasası boşken, hatta borç yüzünden iş yapamaz haldeyken, yapılacak o kadar iş varken spor kulüplerine milyonlarca lira kaynak aktaran belediyeler, gerçekten bunun hesabını veremezsiniz.
Sağlıkla kalın, hoşçakalın.
KORONAVİRÜS BEREKETİ
LÜTFİ ÖZKAL
Yorumlar
Trend Haberler
ATM'lerde büyük yenilik! Para çekme ve yatırma eskisi gibi olmayacak
Aydınlı öğretmen ülke gündemine oturdu: Velilere öyle bir mesaj attı ki…
Aydın-Denizli Otoyolu işletmecisi uyardı! Sürücüler buna dikkat etsin
5 bin TL'lik banknot hareketliliği! Birbiri ardına açıklamalar yapıldı
Sürücüler dikkat! Aydın’da sıkı yönetim ilan edildi
Aydın'da o iki ürün uçuşa geçti! Üreticiler bayram ediyor
Reklam