Mayıs ayının ikinci Pazar günü Anneler Günü… Bu günün bu kadar buruk geçebileceğini daha önceki yıllarda fark edememişiz. Her zaman annesini kaybetmiş evlatlar, evlatlarını kaybetmiş anneler vardı elbette ama bu yıl bu sayıların bir anda tavan yaptığı bir dönemi yaşıyoruz.

Bayramlarımız buruk, sevgilerimiz yarım kaldı. Binlerce anne evlatsız, bir o kadar evlat da annesiz kaldı. Hayatlar dağıldı, hayaller yıkıldı. Belki annesine alacağı hediyeyi aylar öncesinden hazırlamış biri annesini kaybetti, şimdi hediye olarak alacağı şeye bakamıyor bile. Ya da evladını toprağa vermiş bir anne, her yerde gördüğü anneler günü içeriklerine katlanamıyor. Çok şükür ki yaşanan bu acıları biz içimizde hissetmiyoruz. Yine de anlayış gösterip bu duygularımızı sessize almalıyız.

Annelerimize hediyesini alıp, onu ne kadar sevdiğimizi anlatmaktan geri durmayalım elbette. Yalnızca bunu sosyal medya hesaplarımızdan reklama dönüştürmeyelim. Bu paylaşımları görüp canı yanabilecek insanlar olduğunu hatırlayalım. Bu yıl bu duygularımızı kendimize saklayalım yeterli.

Hiç kimse, kimseyi kendi hayatına devam ettiği için suçlamaya çalışmıyor. Elbette hayat devam ediyor. Bir şekilde yaralar sarılmaya, eskisi gibi olmasa da yeni bir normal oluşturmaya çalışıyor. Yaşanan felaketin büyüklüğü, acıların tarifsizliğini açıklıyor aslında. Ateş düştüğü yeri yakıyor da çevresindekilere de ateşi söndürmeye yardım etmek düşüyor.