İnsanoğlu tek başına yaşayan canlı değil diğer canlılar gibi,
Yaradan her canlıyı çifter çifter yaratmış.
Yaşamak sosyal birlikteliktir.
Birlikteliğin biri erkek diğeri dişidir.
Ünlü şair ve yazar, Melih Cevdet'e sormuşlar 'evlilik nedir' diye…?
Yazarın cevabı çok ilginçtir.
-Eskiden demiş, kız tarafı ve oğlan tarafı bir araya gelir,
yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır,
beraberce yeni ev düzülürdü.
Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi.
O yüzden buna 'EVLENMEK' denirdi.
Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde,
yani katlarda oturuyorlar,
bu yüzden artık evlilik 'KATLANMAKTIR' demiş.
Ne de güzel demiş.
Atalarımızın sözüdür, “yeni desti suyu soğuk tutar”
Boşuna dememişler, “cicim” ayları değil “geçim “ ayları..!
Nişanlıyken çiftler birbirini dinler,
Evlenince bütün mahalle ikisini dinler..!
Evlilik aşkı öldürür mü,
Sorusunun yanıtı ikiye bölmüştür insanları.
Kimileri kabul etmese ilk çekicilik ve gizemlerin sihrin, yıllar geçtikçe monotonluğa dönüştüğünü inkar etmemek gerekir.
Bir an düşünün,
25 yılı aşan evliliklerin “hükümsüz” kalacağı,
Tıpkı kira kontratı gibi yenilenmezse geçerli olmayacak dense,
Hayatınıza gene aynı eşinizle nikah tazeler ve devam eder miydiniz .?
Geçmişe bakıp, “tamam mı” dersiniz yoksa “geleceğe bakıp devam mı”..
Evlilikler Melih Cevdet’in dediği gibi günümüzde artık KATLANMAK’tansa,,
Birbirlerine katlanarak eşlerin acı çekmesindense,
Bireylerin en zevk aldıkları hobilerini tek başına yaşaması kadar doğalı yoktur.
Eşlerden biri en keyif aldığı, diğerinin cehennemi ise,
KATLANMAK nereye kadar çözümdür..?
Bizim toplumumuz, eşlerin sürü gibi bir arada yaşamasını ilke edinmiştir.
Yeşil sahalarda nasıl futbol izleyen evli erkekler tek başına maça geliyorsa,
Kadınlar da kendi aralarında altın günlerinde, okeye dönen ıstakaların başında yalnızdırlar.
Neden yadırgarız bilmem..?
Kimilerimiz aynısını düşünmese de,
Bazen tek başına kalmak,
Eşlerin de özel hayatlarının olması
Dinlenmek, düşünmek ve huzur bulmak için gereklidir.
Ne demişler,
Evlen, eşin iyi çıkarsa mutlu, çıkmazsa, filozof olursun..!
Ama en önemlisi konuşabileceğin iyi bir insan olsun..!
Ulusça ÇILGIN TÜRKLERİ oynuyoruz bugünlerde..!
Olaysız gün yok..!
Aile içinde, maçlarda, maç dışında, yollarda, trafikte, okullarda, üniversitelerde,
Cennet gibi bu ülkenin içinde CİNNET geçiriyor olmalıyız..!
İki ayağımız üzerinde dikelebilmek değildir insan olmak..!
Ne zaman insan oluruz biliyor musunuz..?
Evlilikte dikenlerin arasında gül olduğunun farkına vardığımız,
Futbol sahalarındaki dikenli tel örgüleri kaldırdığımız,
Her duyduğumuz ve gördüğümüze kanıp ön yargılı olmadan,
Bilgi sahibi olmadan, Fikir sahibi olduğumuz günlerin sona ermesiyle
Başkalarının da acılarını duyup,
Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmadığımız,
O gün,
İşte o zaman gerçek insan oluruz..!
****
Acı haberlerin ardı arkası kesilmiyor.
Ölüm adeta mevsim seçiyor.
Efeler Belediyesinin Sosyal ve Kültür İşler Müdürü Münür Ali KOÇ ‘tan sonra yine Aydın’ın kilometre taşlarından beyefendi bir kişiliğin vefatıyla üzüldük.
Dün yitirdiğimiz duayen insan ve Aydın’ın inşaat sektöründe yarım asrı aşan deneyimi bulunan, Müteahhit ve İnşaat Mühendisi Alim AYDIN meslek büyüğümüzü bu fani dünyadan uğurladık.
Dün Efeler ilçesinde İstasyon meydanında Beycamii'den sevenlerinin omuzlarında son yolculuğuna uğurlanan Alim AYDIN, 1970’lerin başında Aydın da müteahhitliğe başlayan üç isimden biriydi. Rahmetli Mimar Mustafa SU, tanrı uzun ömür versin İnşaat Mühendisi Aykut UYSAL ve dün son yolculuğuna uğurladığımız Alim AYDIN bu şehrin yapı sektörüne, Adnan Menderes Bulvarına nice apartmanlar kazandıran beyefendi ve çelebi bir insandı.
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Evlatları baba mesleğini tercih eden Kayhan ve Gökhan kardeşlerim ile Beril Aydın kardeşime de de başsağlığı diliyorum.
SÖZÜN ÖZÜ :
BİR İNSAN KENDİ ACISINI DUYUYORSA CANLIDIR.
BAŞKASININ ACISINI DA DUYABİLİYORSA, İNSANDIR.