Mesnevi’de hayatın özünden damıtılan öğütlerinin yanı sıra öyle kıssalar vardır ki zaman zaman ibret alabilmek ve tefekkür edebilmek için okumak lazım.
Başucu kitabımız elbette son nefese değin hayat denilen bu karanlık dehlizde bir parça aydınlanabilmek için Kuran olmalıdır ancak Mesnevi’nin de rivayetlere göre şöyle bir özelliği vardır;
Birgün Fransa kralı, Amerika’ya gider. Bir salonda, her ülkeyi kendisi ile özdeşleşen bir şeyler temsil etmektedir. Osmanlı’yı, Kur’anı Kerim ve Mesnevi temsil etmektedir. Kral, yanında bulunan rehbere sorar. Kuranı işaret ederek, bu nedir der, rehber, efendim bu kurandır, mesneviye döner, peki, bu nedir? Der. Rehber, efendim, bu da Hz. Mevlana’nın Mesnevisidir. Kral, mesnevinin şöhretini duymuştur, kuranı, geç, bana mesnevi’yi anlat, der. Rehber der ki: Efendim, mesnevinin bir özelliği vardır, bakana kim olduğunu söyler, sizinle böyle bir oyun oynayalım mı? der. Kralın bu çok hoşuna gider, sevinerek tamam der ve mesnevinin rastgele bir sayfasını açar. O’nun niyetine, mesnevi, yüzyıllar ötesinden, krala şöyle demektedir.
"EY KOCA KÖPEK! KUR’ANA DİL UZATMA"