Mesele iyi ve müreffeh bir yaşam mı, yoksa mesele kahramanlar yaratarak savaş ve fakirlik içinde bir yaşam mı? Karar önümüzdeki süreçleri belirleyecektir. Türkiye’nin önümüzdeki süreçte büyük sorunları kaldırabilmesi için, meselesini iyi anlaması ve buna dönük çözümlere yönelmesi gerekiyor. Emperyalist güçlerin yakın zamanda bölgemizde İran' la ilgili bir savaşı planladığı ve zaten zor durumda olan halkların sorunlarına sorun katmaya çalıştığı aşikar. On bin km uzaktan gelerek bölgede kaosu körükleyerek yeni bir dizayn meydana getirmek isteyen ABD için, kimin kazanacağından öte bölgenin yıkılması daha önemli gibi duruyor. Yıkılacak bu alanda yeni bir yapı kurulacağına inanan emperyalist fikir, bölgede güçlü ve düzen içinde bulunan bir devlet istemiyor. Tamamen yıkılmış bir bölge, çıkarlarına uygun bir halde tekrar kurulabilecektir. İran'ı yok ettikten sonra son hedef Türkiye olacaktır. Tiyatro bu şekilde kurgulanmış durumda. Bölge konusunda bilgisi olan her akıl bunun böyle olduğunu çok iyi biliyor. Bunlar bilinirken hala meselemiz siyasi ve toplumsal magazin mi olmalı ya da Türk siyasi eliti kendilerinden beklenen meseleleri nasıl çözmeleri gerektiğine mi yoğunlaşmalı? . Acilen siyasetin entelektüellerin dizayn ettiği bir yapıya devinmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Bu olmazsa eğer, tarihe, insanlığın ortak medeniyetine yaptığımız katkılar sağlayan ve refah havzası yaratmış bir millet olarak geçmek yerine, yeni savaşlar ve yeni kahramanlık destanları yazan bir millet olarak geçeriz. O yüzden mesele ölmek değil yaşamakla ölçülmelidir. Meselemiz ne kadar çok hayatı kurtarıp ve ne kadar çok refah yaratabileceğimiz olmalıdır. Bu tarihe, milletimize ve bölgemize, yani insanlığa olan borcumuzdur. Türkiye’nin biran evvel sorunların özünü anlayıp magazinden gerçeklere geçmesi gerekiyor.
Saygılarımla