Yeni anlayışlar lazım
Yeni nesiller!

Mesele içerde kimin yöneteceği değil. Mesele dışarıdan gelen refah kararımız.
Ne kadar zenginleşip ne kadar fakirleşeceğimizin kararlarını elimizden kaçırmış olmamız. Cumhuriyetin tüm kazanımlarının, uzun dönemdir siyasetin sığlığı yüzünden elimizden gitmesidir. Tüm yaşadıklarımız toplumsal kültürün başarısızlığından başlangıcını alan kurumsal çöküntülerdir. Çökmüş bir kurumsal yapıyla daha ne kadar siyasi masallar dinleyeceğiz. Güya alternatif olduğunu söyleyen yeni muhalefetinde kurumsal yapıdan anladığı, ben merkezli olduğu tam olarak ortaya çıkmış durumda. Türkiye'nin uzun dönemdir yaşadığı bu gelişmemişlik sarmalını çözebilecek bir entelektüel birikimin halkın içinde gelişememesi asıl meselemiz. Bu güçsüzlük, hamaset zinciri sayesinde farkedilememekte. Toplumun gerçeği duymak istememesi hali, siyasetin de bu yönde gelişmesi, işte bu problemlerimizi besliyor.
Meselemiz benden bize geçemeyen sığlık. Tüm toplumsal katmanlar bu hastalığın pençesinde. Liyakat yerine aracılık, her şeyi bilen cahiller, entelektüel birikimi yetersiz aydınlar, üretme isteğini kaybetmiş bir toplum esas meselemiz. Bu yapıdan kurtulamazsak hep suçlu arar dururuz. Fakirlik sarmalında ya ağlar yada hamaset naralarında kendimizden geçeriz. Bunlar mı seçeneklerimiz? Artık yeni anlayışlara ihtiyaç var.
Saygılarımla