İhmal, tedbirsizlik, bu yangınların sebep ve sonuç ilişkisine bakmak istemiyorum. Sebep basit, ihmal ve tedbirsizlik. Bu iki sebep, yaşanabilecek her türlü olumsuzluğun önünde ve arkasında olabilir. Olumsuzluklarda sebep ve sonuca değil, denetim ve niyete bakılmalıdır. Bana göre denetim olmazsa olmazdır. Ki, maalesef ülkemizde denetim noktasında öyle zayıfız ki.

Çok merak ediyorum nasıl bir rapor tutuldu bu yangınlarla ilgili. İhmal mi var, sabotaj mı var? Neden yangınlar peş peşe ve akıl almaz bir şekilde orman varlığının yoğun olduğu bölgelerde yaşanıyor.
İstatistiklerine göre ülkemizdeki yangınların yaklaşık yarısının ihmal ve kaza neticesinde çıktığına dikkat çekiliyor. Bu ihmal ve kazalara örnek olarak ise anız yakma, orman içindeki ya da yakınındaki çöplüklerde başlayan yangınlar, piknik ateşi ya da araç camlarından atılan sigara izmaritleri örnek olarak veriliyor.

“Nedeni bilinmeyen” yangınların oranı uzun yıllardır yüzde 50-60.Bunun için bu nedeni bilinmeyen yangınların sonucunda yapılan bir araştırma var mı yok, sonuç ciğerimiz yanmaya devam ediyor.
Gelelim son yıllardaki orman yangınları ile ilgili sayısal verilere. Yapılan araştırmalarda ülkemizde son otuz yılda toplam olarak 64 bin kadar orman yangını çıktığını ve bu yangınlarda yine yaklaşık olarak 308 bin hektar orman alanının yandığını kaydediyor. Yani ortalama olarak her yıl ülkemizde 2 bin kadar orman yangını çıkıyor ve yılda 11 bin hektar orman alanı yanıyor.

Öncelikle ormancılığa ekonomik bir faaliyet olarak yaklaşılmamalı. Çünkü ormanların insanlara ve diğer canlılara sağladığı hizmetin fiyat olarak bir karşılığı yok. Ormanların ürettiği suyun ve oksijenin, önlediği erozyon ve selin, oluşturduğu iklimin parasal bir karşılığı yok. Bu yüzden orman alanında taş ocağı açılmasının mı yoksa ormanın orman olarak kalmasının mı daha çok kamu yararına olduğuna karar verilmesi önemlidir.
Oysa bir kayın ağacı 10 kişinin bir yıllık oksijen ihtiyacını karşılar. Yüz dekarlık ağaçlık alanın emdiği karbondioksit, bir otomobilin bin kilometrelik yolculuğunda yaydığı karbondioksite eşit.

Orman yangınında, yangında ölen hayvanın, ağacın, insanın milliyeti, ırkı, dili, türü, dini olmaz, ortada kalmaz. Her orman yangını ise, yerinden kıpırdayamayan ağaçların; onların dallarındaki yuvalarında ailelerini bekleyen yavru kuşların, çalılıklarda, oyuklardaki yavru yaban hayvanlarının, toprak altındaki her türden böceğin, dumandan göz gözü görmez bir ortamda hiçbir yere kaçamayarak yanan ve boğulan yaban hayvanlarının, kaçamayan insanların hayatını kaybetmesi demek…Orman yangınlarını umursamayan ya da orman yangınlarının arasında dahi bir kıyaslama yapan bir toplumda ise ben bir gelecek göremiyorum maalesef.

Hafife alınan gerçeklerin ödettiği bedelleri gördüğüm içindir ki, “Bir martı uçak düşürür” sözünü ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Şimdi de orman yangınlarına ithafen yazıyorum. “Yakılan orman herkesi yakar!”.