Yaşadığımız salgın, hayatımızda ciddi değişiklikler yapmamıza neden oldu. Çoğumuz, olağandışı bu süreçte alışkanlıklarımızı ve rutinimizi değiştirmek durumunda kaldık. Salgın döneminin bir gereği olan fiziksel ve sosyal mesafenin artması, çeşitli sosyal ve duygusal ihtiyaçların karşılanamamasına sebep oldu. Özellikle sosyal hayatımızda derin izler bırakan salgın süreci, bir takım duygularımızın da ön plana çıkmasını sağladı. Geçtiğimiz günlerde yapılan araştırmalarda pandemi sürecinde ön plana çıkan en yoğun duygunun pişmanlık olduğu belirtildi.
İnsanların yaşadığı pişmanlığın çok farklı sebeplere dayandığı ve bunlardan en önemli olanının ise para biriktirmemenin olduğu ifade edildi. Sosyal hayatın kıymeti, sevdiklerimizle geçirdiğimiz değerli vakitlerin, öğrencilerin okulda geçirdikleri zaman gibi günlük hayatta yaptığımız birçok aktivitenin değeri anlaşılıp zamanında değerini bilmediğimiz anları düşündük. Kıymet bilmeye başladık. Yaşamda başka insanların bize ne dediklerini, ne yaptıklarını bile unutuyoruz ama bize hissettirdiklerini asla unutmuyoruz. Salgın döneminin yaşattığı duyguları da hiç unutmayacağız. Daha birçok şey sayabiliriz en nihayetinde karma karışık bir dönemden geçtik. Geçecek mi bilinmez ama kafamızı toparlayacağımız bir sürece girmeye başladık.
O dönem yaşadığımız duygu geçişenlerini ise evde kaldığımız zamanlarda sosyal medya üzerinden paylaşarak geçirmeye çalıştık. Bu durum ise sosyal medyada geçirdiğimiz vakti salgın boyunca haliyle arttırdı. Twitter, Facebook, LinkedIn ve Instagram gibi platformların incelendiği araştırmalar, halk sağlığını gözlemleme anlamında faydalı oluyor. Hepimizin anlatacak bir anısı olarak kalacak bu değişik dönemden geçiyoruz. Umarım tüm bunlar bittiğinde hem mental hem de fiziksel olarak sağlığımızı koruyabiliriz.