Dünyanın var olduğu günden bu güne yeryüzünün eşik bekçileri ve gizli kahramanları olan ağaçlar, her geçen gün yeryüzünden silinmeye devam ediyor.
Artan insan nüfusu ve yerleşim alanlarının buna paralel olarak artış göstermesi ne yazık ki dünyanın diğer sakinlerinden olan ağaçların yeryüzünde yalnızca sınırlı alanlarda sıkışıp kalmasına neden oldu. Öte yandan bu durum halen daha devam eden bir durum olma vahametini de koruyor.
Son yıllarda kuraklık haberleri hepimizin gördüğü bildiği haberlerdir. Ayrıca bu haberler olmasa bile etrafımıza baktığımızda ağaçların eskisinden daha az olduğunu görmemiz mümkün. Kendi adıma ve gelecek nesiller adına bu durumun ne kadar büyük bir tehlike olduğunun farkında ve endişesi içerisindeyim. Dünyanın ciğerleri konumunda olan ağaçlarımız günden güne saçma sapan ve gelip geçici yapılar yüzünden kurban ediliyor.
Dünyadaki kötü havayı temizleyerek bize nefes olan ağaçları kendi ellerimizle günden güne yok ediyoruz. Yalnızca oksijen üretmeyen ağaçlar, bizim bilmediğimiz yüzlerce hatta binlerce faydayı içinde barından mucizedirler. Yaşamın devam ettirilmesi için gerekli olan oksijenin büyük bir bölümünü ciğerlerimiz, yani ormanlar sağlıyor. Yapılan araştırmalara göre yetişkin bir çam ağacı, 40 kişinin bir saatte havaya verdiği karbondioksiti 1 saatte oksijene dönüştürüyor. 1 hektar çam ormanının ise yılda 30 ton oksijen ürettiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir bulgudur.
Ormanlar yalnızca oksijen kaynağı olmakla kalmaz, aynı zamanda erozyonu, kuraklığı ve kökleriyle su tutarak sellerin oluşmasını önler. Ormanlar doğal ses yalıtımı sağlayarak gürültüyü azaltır, beden ve ruh sağlığımız üzerine olumlu etkileri vardır. Şimdi bu faydaları düşünerek bir kez daha düşünün. Gelip geçici yapılar için oksijenimizi kesmeye gerek var mı?