İnsan beyni bir kelimeyi ya da bir kavramı kendi yaşantısından edinmiş olduğu bir takım duygu, düşünce ve yaşanmışlıklardan edinmiş olduğu tecrübelerle anlamlandırır. Dolayısıyla bir kavramı açıklarken bu tecrübeleri kullanırız. Ön yargı kelimesi denilince Türk Dil Kurumuna göre; “Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir” anlamı ortaya çıkar.
Ancak bana göre ön yargı peşin hüküm ile beraber kaçırılan birçok fırsattır. Peki nedir bu fırsatlar? Bizler hayatımız boyunca aldığımız ya da bize dayatılan normlar ile hareket eder ve bu hareket sonrasında oluşan durumları yaşarız. Yani hayatın getirileri aldığımız kararlarla sabittir.
Ön yargı içinde bulunduğumuz mevcut yaşantıda olumlu veya olumsuz bir durumda yaşadığımız birçok şeyi etkileyen önemli unsurlardan biridir. Örnek verecek olursak; Hayatı boyunca farklı bir toplumda büyümüş ve sonrasında doğup büyüdüğü yaşantıdan uzaklaşıp başka bir yere giden biri içerisine girmiş olduğu yeni topluluğa karşı sayısız ön yargıya sahip olabilir.
Onlarla aynı ortama girmekten çekinebilir, yaşantılar bir birine uymadığı için yabancılaşmadan dolayı ön yargı olabilir, bunun gibi daha birçok durum kişide savunma kalkanı oluşturarak belki de hayatında yakalayabileceği büyük fırsatları kaçırmasına neden olabilir.
Nedir bu fırsatlar diye sorarsanız. Belki de bu yeni insanlar ön yargılı kişiye çok iyi dost olabilecek ya da hiç tahmin etmediği bir şekilde iş imkanı sağlayabilecek kişilerdir. Böyle durumlar özellikle iş veya üniversite için şehir değiştiren gençlerde görülüyor. Sadece gençlerle değil aslında herkesin gündelik hayatında sahip olduğu ön yargılar bazı durumları zorlaştırabiliyor.
Empatinin önündeki en büyük engel ön yargılı olmaktır. Birini anlayabilmek için o kişi olmanız lazım. Bu yüzden ön yargılarımızdan arınmalı, hayatımızdaki güzel fırsatları kaçırmamalıyız.