Küçük yaşlarda annemle birlikte bir değirmene bulgur öğütmek için gitmiştik. Sırada beklerken bulgurunu alan herkes, diğerleri ile helalleşiyordu. İstemeden hakkımız geçmiştir, hakkınızı helal edin diye. Çok hayret etmiştim. Bulgurlar ne kadar karışmış olabilir ki? Herkesin önünde çuvallar dolusu buğday vardı, birkaç avuç bulgurun lafı mı edilir? Sonra değirmendeki bir tabelaya ilişti gözüm: “ben hakkımı helal ettim, siz de edin” yazıyordu. Çok naif bir davranış modeliydi, çok etkilenmiştim.
Yine bir gün teyzemlerin bahçesinde üzüm toplarlarken bazılarını bıraktığını, almadıklarını gördüm. Neden bıraktıklarını sorduğumda “havadaki kuşun, yerdeki kurtun da hakkı var onlarda” demişti teyzem. Bu düşünce yapısı nesillerden nesillere aktarılarak geldi. Sonra ne olduysa, nasıl olduysa aktarım durdu ve olanlar oldu. Kendisinden başka hiç kimseyi düşünmeyen canlı türü oluştu birden. Çok yazık oldu o güzelim insanların birikimlerine..
Bu günlerde de herkesin birbiri ile helalleşmesi gereken bir dönemdeyiz. Çok karmaşık duygulara büründük bir anda. Hiç tanımadığımız bir insanın hayatı hiç haberimiz yokken ya da istemeden bizim yüzümüzden yok olabilir, tersi de mümkün tabi. Yine hiç tanımadığımız bir insan hakkımıza girebilir ya da biz başkalarının hakkını gasp edebiliriz.
Eşim ve ben çalıştığımız için evde pek yiyecek stoklamıyoruz. Günlük yiyeceğimiz kadar anca bulunuyor evimizde. Virüs salgınının duyulduğu gün öğretmen olan eşim okulların tatil olmasıyla evde kalacağı için biraz alışveriş yapmak üzere markete gittik. Utandım o manzaradan, hem de çok utandım. Alışveriş arabalarını dağ gibi dolduran insanların gözü hep başkalarının arabalarındaydı. Panikle oradan oraya koşturan insanlar vardı, market çalışanlarını azarlayanlardan geçilmiyordu ortalık. İmtihanımız çetin olacak belli ki. Diyelim ki sokağa çıkmak yasak edildi.. Hiç mi düşünmeyecek bu yönetenler insanları? İlla ki bir zaman dilimi ayırmazlar mı insanlara ihtiyaçlarını almaları için? Bunu düşünemeyecek kadar ne zaman aptal olduk?
Neyse.. Söylenecek çok söz var da sırası değil. Aslında tam sırası da, içimden geçenleri daha yumuşatarak anlatmak için zamana ihtiyacım var.
Ekonomik tedbir paketi pek istenileni vermedi. Normaldir, henüz ne ile karşılaşacağımızı kestiremiyoruz. Aslında açıklanan paket yolun başlangıcında piyasalara güven vermek için atılan bir hamleydi. Bu tür durumlarda piyasalara güven vermek en acil ihtiyaçtır. Paket güven verdi mi, onu pek kestiremedim. Asıl önemli olan bundan sonra atılacak adımlar.
Önümüzdeki süreçte devletin atacağı adımlar kadar ekonomiyi oluşturan irili ufaklı parçaların davranışı da hasarın giderilme sürecini belirleyecektir. Şöyle düşünelim, devlet illa ki bir takım desteklemeler ve teşvikler açıklayacaktır. Bu desteklemelerin ve teşviklerin gerçek ihtiyaç sahibine ulaşması son derece önemli. Bu teşvik ve desteklerden öncelikli olarak acil ihtiyacı olanlar yararlanmalı, pozitif bir ayrımcılık gözetilmelidir. Bütün esnafa değil, bütün sanayicilere değil, bütün çalışanlara değil, acil ihtiyacı olana öncelik tanınmalıdır. Kısıtlı kaynakları en etkin ve en ideal şekli ile kullanarak bu süreci atlatmamız lazım. Aciliyet sırasını ayırmak elbette ki çok zor. Fakat ayrıma gerek duymadan da bu ortam sağlanabilir.
Örneğin, ilk açıklanan paketteki 25 bin lira kredi ve 25 bin lira ticari kredi kartı desteği.. İhtiyacın yoksa alma. Neden hazineye yük oluyorsun? Arsızlık yapmanın sırası mı? Personelinin maaşını ödeyebiliyorsan o fonu kullanma, kendi imkânınla öde. Kredini, kredi kartını ödeyebiliyorsan erteleme, başkası kullansın senin hakkını. Günlük kazancı ile zar zor geçinen ve zorunlu olarak iş yeri kapalı onca insanımız var, düzenin yerindeyse o insanlara bırak hakkını. Çok mu zor, o halde helalleşmen gerekeceğini düşün. Senin yüzünden bir kişinin işsiz kalacağını, bir dükkânın kapanacağını düşün. Fırsatçılık yapma, ihtiyacın kadar kaynak kullan. Market arabasını doldururmuşçasına doldurma keseni; yazıktır, günahtır, ayıptır. Elimizdekinin herkese yetmeyeceği belli, ihtiyacın yoksa alma işte, bu kadar kolay. Yapabilir misin? Yapmalısın, yapmalıyız..
Sağlıkla kalın ve lütfen evinizde kalın.