İlk olarak Çin’de görülen ve daha sonra dünyanın hemen hemen her kıtasında görülailen ve nerede ise her ülkeyi etkisi altına alan Korona Virüs ile ilgili olarak ülkemizde de görülen şimdilik 47 vaka var. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da ifade ettiği gibi, görülen vakalarda ölüm olayının olmaması işin sevindirici yanı gibi görünüyor. Alınan önlemler ve bu önlemlere harfiyen uygulanması ile de ülkemizde tek bir ölüm olayı olmadan bu savaşı atlatırız inşallah.
Devlet olarak küresel salgın karşısında hızlı bir reaksiyon gösterdik. Avrupa ülkelerinin gösteremediği hızlı reaksiyonu Türkiye olarak gösterdiğimiz görünüyor. Olayın Çin dışına yayıldığı haberinin alınmasının hemen ardından oluşturulan Bilim Kurulunun öngörüleri çerçevesinde A-B-C planları hazırlandı ve bunlar sırası ile uygulamaya konulmuş durumda.
Devletimizin aldığı önlemlerden sonra şimdi vatandaş olarak bizlere de düşen görevler var. Elbette bu tür salgınlarda en önemli faktör vatandaşların alınan önlemleri harfiyen yerine getirmeleri ve titizlikle önerileri yerine getirmeleri.
Görünen o ki ülkemizde vatandaşların büyük bölümü alınan önlemlere ve önerilere uyma konusunda titiz davranıyorlar. Arada bazı umursamazlıklar olduğunu görsek de, (Okulların kapatılması ile ailelerin tatile çıkma eğilimi göstermesi gibi) genelde kurallara uyma konusunda toplumumuz özen göstermekte, bu da virüs ile savaşın en az hasar ile atlatılması konusunda çok önemli.
Devletimiz tarafından son olarak alınan kararlar arasında kahvehanelerin ve düğün salonlarının, spor salonlarının, çocuk oyun alanlarının ve benzeri sosyal alanların 30 Mart tarihine kadar kapatıldığı açıklandı. Bu önlemlere de harfiyen uyulması ve öngörülen süre içerisinde bu işletmelerin kapalı tutulması noktasında en üst düzeyde hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Unutmayalım bu virüs çok hızlı bir şekilde yayılıyor ve çok sinsi bir virüs. Bana bir şey olmaz diye umursamazlıktan gelinecek bir virüs değil.
Korunmanın en başında gelen ise biz bireyler için elbette bugüne dek olduğu gibi suya sabuna dokunmak ve biraz daha fazlaca su ve sabun ile haşır neşir olmaktan geçiyor. Uzmanların ifadelerine göre bu virüsün başlıca düşmanı temizlik. Temizliğe ne kadar fazla önem verir ve suya sabuna ne kadar çok dokunur isek virüsün yok olmasına o kadar fazla katkı sağlamış oluruz.
Virüs sinsi ve hızlı yayılıyor. Bu virüs ile savaşta oldukça özenli ve kurallara uyarak başarılı olacağımız bir gerçek. Şurası bir gerçek ki, bu virüsten elbette korkuyoruz, korkmalıyız da. Korku bir anlamda kendini korumada itici bir güç oluşturur. Ancak bu korkunun panik havasına dönüşmemesi gerekiyor. Sükunet içerisinde alınan önlemlere ve önerilere harfiyle yerine getirmek savaşı zaferle sonuçlandıracaktır.
Evet, virüsle savaşta SUYA, SABUNA daha fazla dokunun. Bunu da elbette yeneceğiz.