Kırk yılı aşkın bir süredir Aydın’da gazetecilik yapıyorum. Bu sürenin büyük bir bölümünü yerel gazetelerde çalışarak yaptım. On beş, yirmi yıllık bir süreçte de Cumhuriyet, Güneş, Fotospor gibi gazetelerin Aydın İl Temsilciliği görevini yürüttüm.
Geride kalan kırk yıldan fazla sürece çok siyaset adamı gördük, çok siyasi demek okuduk ve birçok basın toplantısına, mitinge katıldık. Ama bugünkü kadar siyaset dilinin kahvehane diline dönüştüğünü hiçbir zaman görmedik.
Hani doksanlı yıllarda 40 yıldır ülke siyasetine bu isimler yön veriyor dediğimiz, Rahmetli Süleyman Demirel, rahmetli Alparslan Türkeş ve rahmetli Bülent Ecevit ile Necmettin Erbakan’ın söylemlerinde böylesine nefret dili, böylesinde tehditler duymadık.
O dönemin siyasetçileri tam birer beyefendi, tam birer devlet adamı ve siyasetçi kimlikleri ile çıkarlardı basının ve devletin karşısına. Hani o ülkenin sağ-sol diye ikiye bölündüğü, sokaklarda sağcılar ile solcuların birbirleri ile her gün çatıştığı yetmişli yıllarda bile bir kez olsun ağızlarından nefret ve tehdit söylemleri duyulmamıştı.
Eski siyaset yok artık diyenlere zaman zaman hak veriyor; gerçekten o eski siyaset yok. Baksanıza bir ilk başkanı çıkıp diğer il başkanına boğazın sularının derin olduğunu söyleyerek tehditkar bir söylemde bulunuyor. Yine bir başka meclis üyesi ‘bunlar kiralık kahpeler’ diyecek kadar siyaset dilini ayaklar altına alabiliyor.
Bu nasıl bir siyasi söylem?
Bu kin ve nefret tohumlarını ekip, sonra da karşısındakini nefret söylemlerinde bulunmakla suçlayabilmek nasıl bir siyasi anlayıştır?
Galiba 70’li, 80’li ve 90’lı yılların siyasetçilerini bir daha görmek olası olmayacak gibi. Baksanıza bugünkü siyasetçiler onların yanından bile geçemiyor. Nasıl bir siyaset ve siyaset dili anlayışları varsa artık..
KOVİT-19 İLE İLGİLİ SÖYLEMLER
Vaka sayılarının azaldığını evde kalmanın işe yaradığını söyleyen Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü "Önümüze daha bir umutla bakabiliriz. Tünelin ucunda ışığı gördük diyebiliriz" diyen Prof. Dr. Özlü bir yandan da, "'Geldiğimiz nokta itibariyle artık bu işin sonuna geldik bunu başardık rahatlayabilir miyiz?' diye sorarsanız. Hayır asla o güvenli noktada değiliz" diye de uyarıyor.
Ramazan Bayramı'na dikkati çeken Prof. Dr. Özlü: "Bayramı bir bulaş zinciri olmadan atlatabilirsek, bayram sonrası normale dönüşümüz yavaş yavaş olabilir. Birden bire çok hızlı bir geçiş olmayacak. Belki Kovit öncesi gibi de tam olmayacağız. Çünkü aşı bulunmadığı için herkes hâlâ risk altında. Ama artık kısıtlamalar aşama aşama azaltılacak. Daha çok aktif hale geleceğiz"
"İKİNCİ PİK OLABİLİR"
Salgında vaka sayılarının azaldığını ama normale dönmenin kolay olmadığını ifade eden Prof.Dr. Ateş ikinci bir pik olayı yaşanabileceğini vurgulayarak şöyle diyor:
“Dişimizi sıkacağız bu işi sonlandırıncaya kadar tedbirlerden asla geri adım atmamamız lazım. Evde oturmaya devam edeceğiz. Sosyal izolasyona çok dikkat edeceğiz. Maske kullanacağız ve el hijyenimize dikkat edeceğiz.
Bunlarda bir gevşeme olursa bu yatay inme tekrar dikey hale gelebilir. İkinci bir pik ile karşılaşabiliriz. Bu çok olası yani çok kolay olabilecek bir kırılma noktası onun için güvende değiliz.”
TERSİNE KARANTİNA
Bayram sonrasına dek vaka sayısının sıfıra indiği illerde tersine karantina uygulanabileceğini ve bu illerde temel önlemler alınarak sosyal hayatın yeniden başlayabileceği söyleniyor. İşyerlerinin açılması söz konusu olabilecek. Bu illerin ancak kendileriyle benzer verilere sahip komşu illerle iletişime geçebileceği veya sadece il sınırları içerisinde serbesti sağlanacağı, şehirlerarası hareketliliğe izin verilmeyeceği belirtiliyor.
15 İLDE UYGULANABİLİR
Böylece vaka görülmeyen illerin diğerlerinden korunarak, “tersine karantina” uygulanabileceği kaydediliyor. Şu aşamada bir süreden beri yeni vaka görülmeyen Gümüşhane, Bartın, Burdur, Tunceli gibi illerin bu kapsamda olabileceği, bu durumda bulunan il sayısının da 15 civarında olduğu ifade ediliyor.
BU NASIL BİR HIRS
Önceki gün İstanbul polisi gerçekleştirdiği bir operasyonda Muratbey Gümrük Sahası’nda yabancı plakalı bir TIR'da, yurtdışına izin belgesiz çıkarılmak istenen 760 bin adet cerrahi maske, 1 milyon 310 bin adet eldiven ve 8 bin 200 adet koruyucu tulum ele geçirildi. İzin belgesiz 190 çift ayakkabı, 81 adet çanta ve 6 bin 195 adet muhtelif tekstil eşyası da bulunan araca ve gümrüklenmiş değeri 1 milyon 170 bin TL olan eşyaya el konuldu.
Bu kadar mı dinden imandan çıktık?
Bu kadar mı insanlığımızı yitirdik?
Bu kadar mı para hırsı gözümüzü boyadı?