Aydın Türkiye ve dünyanın en güzel ve verimli topraklarına sahip bir şehirdir.

***
Hani meşhur bir Heredot deyimi var ya ' gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü' işte tam da Aydın böyledir daha doğrusu böyleydi!

***
Öncelikle dağlardan başlayalım Latmos beşparmak dağlarının başladığı Söke Milas Karpuzlu ve Yatağan sınırlarında muhteşem kayalar ve ağaçlar vardı 80 li yıllarda dağlardan hayvanlarla odun bile getirilemezdi çünkü ormancılar ormanı koruyor idi ama gelin görün ki şimdi Söke'den Karpuzlu Milas ve Yatağan'a kadar madenler nedeniyle dağlar tarih doğal yaşam ve ağaçlar yok edildi ve halen hızla devam ediyor. Kimse sorgulamıyor hatta hükümetimiz ağaç ekme etkinliği düzenliyor ilginç değil mi?

***
Dağdan eteklere indiğimizde Aydın Denizli otobanı nedeniyle ciddi bir tarım alanı kaybı yaşadığımız gün gibi ortadadır. Diyorlar ki efendim otoyola karşısınız ama yarın geçeceksiniz! Evet geçeceğim param olursa ama mesele neden yol yapılıyor değil neden plansız programsız yapılıyor! Daha az hasarlı bir proje üretilemez miydi?

***
Ovalara indiğimizde de durum dağlardan farksız! Jeotermal Aydın'ın değeri derken Aydınlı İran ve Rus gazı ile ısınmaya çalışırken jeotermal kuyuları Aydın ovasına adeta işgal etmiş ve verimli topraklara ciddi hasarlar vermeye devam ediyor ve halen daha tarafsız bağımsız bir rapor ortaya konamamıştır. Sorun sadece jeotermal olsa neyse ama bir de toprakların vahşice parçalanıp biraz parası olanın ovalara 1-2-3-5 dönüm tarlalar adeta hobi bahçesine dönüşmekte ve özellikle büyükşehir yasası çıkarken ortaya çıkan boşluklardan herkes her yeri işgal etmeye devam ediyor kimsenin sesi soluğu çıkmıyor! Belki bu sessizliğin en temel sebebi bu dediğim alanlardan en çok faydalananların korumakla yükümlü olanlar olduğundan olabilir.

***
Buharkent'ten Didim'e neredeyse her yer tüm ova adeta parası olanların hobi bahçesi veya dinlenme evine döndü.

***
Bu sorundan başka sorun yok mu? Elbette var halen daha tam anlamıyla su kaynaklarını koruyamıyoruz tarlaları zehirliyoruz ve daha vahimi vahşi sulama yöntemlerini bir türlü ortadan kaldıramadık aslında su fakiri olduğumuzun farkında bile değiliz. Bu sorunun sebebi elbette üretici değil devletimizin ilgili kurumlarıdır. Dağdan ovaya akan kirliliği baş etmekle yükümlü çevre müdürlüğü, orman, tarım su işleri müdürlüğü ve yerel yönetimlerden alınan yetkiler bunun temel sorumlularıdır.
Efendim büyükşehir neden çözmüyor? Elbette eksikleri vardır ama son dönem belediyeler ile hükümetimiz rekabet içinde görünmesi bile sorunların daha da çözümsüz hale gelmesine neden oluyor.

***
Hükümetimiz kurduğu sulama birliklerini bir denetim yapmalı ve onlarla devam edecek ise bu sistem bu birlikleri daha kurumsal bir yapıya kavuşturulması zaruridir.
Toprak Vatandır. Bu sözü 20 yıldır ısrarla kullanırım. Bizler toprağımızı, ormanlarımızı, İncirimizi, zeytinimizi, kestanemizi ve doğal yaşamımızı korumak zorundayız. Bizden sonra gelecek nesillere yaşanabilir bir ülke bırakmak zorundayız.

***
Aydın'a acilen büyükşehir olmadan önerdiğim Karacasu’dan Didim'e raylı hızlı ulaşım gündeme alınmalı, benim önerimle gündeme alınan ama unutulan Aydın Çine Karpuzlu Milas Güllük demiryolu acilen yapılmalı acilen il genelinde bir planlama yapılarak nereleri tarım nereleri orman nereleri konut ve yerleşim alanı netleştirilmelidir aksi halde Aydın Gökyüzünün altındaki en karmaşık yeryüzü haline gelecek zaten şu ara herkez birbirine ' zengin toprakların fakir bekçileri naber' diye hitap eder oldu.

***
Mesele siyaset ve partiler üstü bir meseledir. Kimse buradan bir siyasi çıkar menfaat beklemesin. Geç kalmış olmamıza rağmen hemen başlamak, en azından sorunu daha da büyütmeden çözebiliriz.

***
Geçtiğimiz dönemde ısrarla Kurtuluş müzesi istemiştim, Menderes müzesi olarak yapıldı bu bile iyi bir örnektir.

***
Biz isteyeceğiz ki güzel şeyler olsun, yoksa bir süre sonra tarım yapacak toprağımız kalmayacak geçtiğimiz günlerde yabancı bir belgeselde izlediğim Latmos ve Aydın ovasından tarihe karşı utandım.

***

DİĞER YAZILARI