Sevgili Hedef okurları,
Sizlere kucak dolusu selamlarımı iletiyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi sorularınız olursa bana mail adresimden ya da yazılarımın altına yorum bırakarak ulaşabilirsiniz. Yazıma başlamadan önce geçen haftaki yazıma gelen bir kaç soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

***
1-Diş hassasiyetini hangi ürünlerle geçirebilirim?
Öncelikle altında yatan sebebe yönelik bir yol izlenmelidir. Eğer diş taşı oluşumu ve diş eti problemlerinden kaynaklı bir sorunsa öncelikle hekiminizin gerekli diş taşı temizliğini yaptıktan sonra onun önerisiyle kullanacağınız fırça, fırçalama yöntemi ve gargaralarla bu problemi önleyebilirsiniz. Bahsettiğim gibi pek çok etken olduğu için pek çok farklı çözüm yöntemi var bu nedenle mutlaka bu konudaki bir profesyonelle yani hekiminizle iletişim kurmalı ve muayenelerinizi aksatmamalısınız.

***
2-Diş gıcırdatmanın tedavisi var mı?
Diş gıcırtdatma; asıl ismiyle Bruksizm;
çoğunlukla uyku esnasında önüne geçilemeyen çene hareketlerinden kaynaklanan, dişlerin sıkılması durumudur. Plak ve/veya kas içi botoks uygulamalarıyla tedavi süreci yürütülmektedir. Bir çok araştırmada özellikle ileri seviye bruksizm vakalarında kombine tedavinin, sadece plak ya da sadece kas içi botoks uygulamasına göre daha başarılı olduğunu göstermektedir.

***
Daha önceki haftalarda sizlere ağız kuruluğundan ve sebep olan hastalık ve durumlar bahsetmiştim. Bu hafta da o rahatsızlıklardan biri olup sıkça karşılaşabildiğimiz Sjögren hastalığından bahsedeceğim.

***
Sjögren sendromu; salgı yapan bezlerin özellikle gözyaşı ile tükürük bezlerini tuttuğu, “otoimmun” hastalıklar denilen gruba ait bir hastalık. Sjögren sendromu sıklıkla göz veya ağız kuruluğu gibi masum gibi görünen, ancak yaşam kalitesini oldukça düşüren yakınmalarla başlar.

***
Sjögren sendromunun en önemli özelliği ise hangi belirti ön planda olursa olsun, tıpkı diğer "otoimmün" hastalıklar gibi vücudun bütününü ilgilendiren cilt, sinir sistemi, akciğerler veya damarlar gibi başka organ veya sistemleri tutabilme potansiyeli olmasıdır. Sjögren sendromunun pek bilinmediği için tanısı genellikle geç konulur. Buna bağlı olarak hastalar uzun süre hayat kalitesini düşüren yakınmalarla yaşamak zorunda kalır. Bunun sonucunda da ilk başlarda çoğunlukla ağız veya göz kuruluğu ile başlayan Sendrom zamanla, akciğer, böbrek ve karaciğer gibi organları da tutup, tüm vücudu ilgilendiren bir hastalığa dönüşebilir.

***
Sjögren sendromunda yaygın görülen belirtilerin bir kısmı şunlardır:
• Ağız kuruluğu,
• Göz kuruluğu,
• Vajinal kuruluk,
• Cilt kuruluğu,
• Yutkunmada güçlük,
• Böbrek ve akciğer iltihabı,
• Yorgunluk,
• Deride kızarıklık, döküntü,
• Kas güçsüzlüğü,
• Kabızlık,
• Eklem ağrısı,
• Diş ve dişeti hastalıkları,
• Gözlerde yanma ve batma hissi,
• Tükürük bezlerinde şişme,
• Dirençli kuru öksürük.

***
Sjögren sendromu toplumda her 100 kişiden birinde görülür ve geriatrik yaş grubu denilen 65 yaş üzerinde sıklığı yüzde beşe kadar çıkar.

***
Çoğunlukla 40 yaşından sonra ortaya çıkan hastalık, kadınlarda erkeklere göre 9-10 kat daha fazla görülür. 40’lı yaşlardan itibaren diyabetten depresyona, hipertansiyondan kolesterole çeşitli hastalıklar nedeniyle ilaç kullanımı arttığı için, hastalığın belirtileri ilaçların yan etkileri ile karıştırılabilir.

***
Geriatrik yaş grubunda gelişen kurumalar ya da eklemlerdeki ağrılar, yaşlanmanın sonucu olarak yorumlanabilir. Tüm bu nedenler tanıda gecikmelere yol açar.
Sjögren sendromunun nedenin henüz kesin olarak bilinememesi tedavide güçlüklere yol açmakla beraber günümüzde semptomları gideren ve yaşam kalitesini yükselten birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Uygulanan tedavi Sjögren sendromundan etkilenen bölgeye göre farklılık gösterir. Birçok hasta, bu sendromu bol su içerek ve nemlendirici kullanarak atlatsa da bazı hastalar için ilaç tedavisi gerekebilir.

***

Özellikle ağız ve göz kuruluğu belirtileri yaygın görülen Sjögren sendromunda tükürük ve gözyaşı salgısını artıran ilaçlar kullanılabilir. Şiddetli semptomlar görülen hastalarda, vücut savunma sistemini baskılayıcı ilaçların kullanımı gerekebilir.

***

Sjögren hastalığı otoimmün bir hastalık olduğundan lenf bezi kanser gelişme riskini artırır. Sjögren sendromuna sahip hastaların belirli aralıklarla kanser taramaları yaptırmaları tavsiye edilir.

***
Sjögren sendromu, erken teşhis ve tedavi sayesinde ciddi sonuçlara yol açmadan kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Belirtileri gösterdiğiniz ve hastalıktan şüphelendiğiniz anda diş hekiminize veya bir aile hekime başvurunuz.
Sağlıklı günler dilerim.

***

DİĞER YAZILARI