Siz kıymetli okuyucularıma bugün miras hukukunda en çok merak ve emsal bir karar olarak karşımıza çıkan mirasçılıktan çıkarma konusunu örnekler ile birlikte bilgiler vermeye çalışacağım. Öncelikle Miras hukuku, gerçek kişinin ölümü veya gaipliği halinde, bu kişinin malvarlığının kimlere ve nasıl intikal edileceğini düzenleyen hukuk dalına verilen isimdir. Miras hukukunda iki tür mirasçı vardır. Bunlar, yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar olarak adlandırılmaktadır.

Son dönemde karşımıza çok sık çıkan mirasçılıktan men etme sebepleri ile Yargıtay çok önemli bir karara imza atmıştır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir karar vermiştir. Mirasçı olan çocuğunun evi terk ederek ailesi ile tüm sosyal ilişkilerini sonlandırması, anne ve babası hastalandığında dahi ziyarete gelmemesi, anne ve babasının halini hatırını dahi sormaması evladın (yasal mirasçının) vasiyetname ile mirasçılıktan çıkartılabileceği haller arasında kabul edildiğine hükmetmiştir.

Yargıtay'dan "Hayırsız evlada miras yok" kararı oldukça önemli bir karar olup toplum üzerinde geniş yankı uyandırmıştır. Dava dosyası incelendiğinde görüldüğü üzere, varlıklı bir ailenin tek çocuğu olan genç kız, eğitimini yurt dışında tamamladıktan sonra döndüğü Türkiye’de birçok şirkette üst düzey yöneticilik yapmıştır. Dava dosyasında ki iddialar ışığında birçok şirkette mesai arkadaşlarıyla yaşadığı geçimsizlik nedeniyle sık sık iş değiştirmiştir. İş hayatı çalkantılı giden mirasçı kadın, iddialara göre anne ve babasını uzun yıllar ziyarete gitmeyerek, anne ve babasının hatırını dahi sormamıştır.
Bunun üzerine anne ve baba Türk Medeni Kanunu Kapsamında düzenlenen mirasçılıktan çıkarılma sebeplerini uygulayarak vasiyetname bırakmak suretiyle tek mirasçıları olan kızlarını miraslarından reddetmişlerdir.

“KIZLARINI VASİYETNAME İLE MİRASTAN REDDETTİLER”
Milyonlarca lira servet sahibi anne ve baba ise evlatlarını noter üzerinden hazırlanmış resmi vasiyetname bırakmak suretiyle ile mirastan reddettiler. Yasal mirasçı olan ve vasiyetname ile mirastan reddedilen kadın, yasal süre içerisinde dava açmak suretiyle, yurt dışında eğitimini tamamladığını, annesi ile şirket kurduklarını ve şirket müdürü olarak çalıştığını; hiçbir zaman anne ve babasını ihmal etmediğini, sürekli olarak ve imkânları dâhilinde ilgilendiğini, bir evladın ailesine göstermiş olduğu saygıyı, sevgiyi ve özeni her zaman için gösterdiğini dile getirmiştir.

Miras bırakan baba tarafından noter huzurunda düzenlenen resmi vasiyetnamede belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, annesiyle birlikte kurdukları şirketin, haber verilmeden tadilat açıklamasıyla kullanılmaz hale getirildiğini, şirketin kayıt ve muhasebe evraklarının annesi tarafından habersizce alındığı ve şirketin işleyişini imkânsız hale getiren davranışlarda bulunulduğunu öne sürülmüştür.

Yasal mirasçı olan ve vasiyetname ile mirastan reddedilen kadın, hayatını devam ettirmek için arkadaşlarının desteğini aldığını, miras bırakan babası ile görüşmelerinin aralıklarla devam ettiğini, buna rağmen miras bırakan annesinin, miras bırakan babasının ölümünü gizlediğini, miras bırakan babasının hazırladığı vasiyetnamelerin içerik olarak mirasçılıktan çıkarmak üzere yapıldığını kaydederek, vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini mahkemeden talep etmiştir.

Davalı anne ise, davacının ana ve babasına gösterdiği ilgiye yönelik olarak ileri sürdüğü iddiaların, yurt içindeki yoğun çalışma hayatı dışında 1998 yılına kadar geçerli olduğunu, davacının çalışma hayatı süresince ortaklarıyla anlaşamayan, çalıştığı şirketlerde geçimsizliğinden dolayı işine son verilen birisi olduğunu dile getirdi. Davacının babası tarafından mirasçılıktan çıkartılmasını haklı kılan tüm hukuki nedenlerin açıkça kanıtlandığını savunmuştur.

Mahkeme, davacının, babasının sosyal ve ekonomik durumu itibariyle yurt dışında okutulduğunu, çok rahat bir hayat sürmesi sağlanmış olmasına rağmen ticari hayattaki beklentilerinin gerçekleşmemesi üzerine ailenin yanından ayrıldığına dikkat çekmiştir.

Yasal mirasçı olan ve vasiyetname ile mirastan reddedilen davacı kadın, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı istinafa götürmüştür.

Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, davanın kabulüne karar vermiştir. Fakat davalı taraf kararı temyiz edince devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi emsal nitelikteki kararda, anne babanın hatırını sormayan evladın mirastan reddedilebileceğine hükmetti.
Kararda şu ifadelere yer verildi:

''Davalının daha önce kızının evini bilmediğini; davacının adresinin tespit edilmesinden sonra muris ve davalının bu adrese çiçek yaptırarak gittiklerini ancak davacının babasına 'Ne işiniz var niye geldiniz?' dediğini öne sürmüşlerdir.

Bir kısım tanıkların ise murisin kızlarının olduğunu dahi bilmediğini; davacının miras bırakana ve davalı annesine karşı ilgisiz kaldığı, hastalığı ile ilgilenmediği dinlenen tanık beyanları ile sabit olmuştur. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır.

''YATACAK MEZAR YERİ VAR MI BU ADAMIN?''
Açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; miras bırakanın, vasiyetnameler ile kendisi ile annesinin rızası dışında evi terk ettiği, dönmesi için haber gönderilmesine rağmen gelmediği, tanımadıkları birisi ile kendisine ve annesine haber vermeden evlendiği, ağır hastalığa yakalanmasına ve haber gönderilmesine rağmen bakmayacağını, ilgilenmeyeceğini, eve gelmeyeceğini bildirdiği; bayramlarda ve diğer önemli günlerde yıllar boyu eve uğramadığı, telefonla aramadığı; boşandığı eşi ile birlikte nikahsız olarak yaşadığı, son dönemde yapılan rica ve minnetler ile zoraki eve geldiği ancak ilgilenmediği yabancı biri gibi davrandığı; 'Yatacak mezar yeri var mı bu adamın?' dediği; kiracılara özel hayatları ve geçmiş ile ilgili birtakım şeyler anlattığı, anne babasının kötü insanlar olduğunu söylediği, bu sebeple davacının ailevi görevlerini ağır bir şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle, mirasçılıktan çıkardığı görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”