Yoksulluk, insanlık tarihinin geçmişten günümüze kadar karşılaştığı en temel sosyal sorunlar biridir. Yoksulluk algısı kişiden kişiye, bölgeden bölgeye farklılık gösteren bir meseledir. Gıda, giyim ve barınmadan kaynaklanan ihtiyaçların giderilmesine yönelik bir sorun olan yoksulluk , maddi ve manevi bütün ihtiyaçların temin edilememesidir.
Yerelden küresele büyük bir sorun olan yoksulluk tuzağı ülkeleri yakından ilgilendiren, toplumların ve kurumların ekonomik, siyasi ve Sosyal alanlardaki ilerlemesinde bir kaldıraç olan kalkınma politikaları ile de yakından ilişkilidir. Yoksulluğun bireyler üzerinde psikolojik etkisi hakim iken, toplumlar üzerinde de sosyal sıkıntıları gözlenmektedir.
Bununla birlikte işsizlik, eğitimsizlik, sağlıksızlık, güçsüzlük, güvenliğe bağlı korunmasızlık ve sosyal dışlanmışlık gibi bir çok yapısal sorunları da beraberinde getirmektedir.
Toplumlarda yoksulluk tuzağının belirleyicilerinin neler olduğu sorusu hep sorulmuştur. Bu sorunun cevabında toplumsal değişim ve gelişimin hakim olduğu ekonomik krizler, doğal afetler, savaşlar, çatışma ve terörizm, eğitim imkanlarından mahrum kalma, hızlı nüfuz artışı, yaşanan büyük göçler, kaynak dağılımındaki çarpıklıklara bağlı olarak gelir dağılımındaki eşitsizlik, vasıfsız iş gücü gibi sosyal, siyasi ve ekonomik nedenlerin bu tuzağın belirleyicisi olduğu gerçeğini gözler önüne sermiştir.
2019 Türkiye gelir eşitsizliği ve yoksulluğu raporuna göre Türkiye ‘de artan gelir eşitsizliği ve yoksulluğunun yanında derinleşen bir ekonomik kriz oluşmaktadır. Bu bağlamda her geçen gün yoksul ve zengin arasındaki gelir adaletsizliği de atmaktadır. Türkiye’de 16 milyon kişi yoksul, 18 milyon kişi ise yoksulluk riski ile karşı karşıyadır.
Türkiye İşçi Sendikası Konfederasyon’unun ( TÜRK-İŞ) “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmasının Ocak 2021 ayı sonucu verilerinde gıda fiyatlarında istikrarlı artışın devam ettiğini,
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarının (açlık sınırı) 2.651,87 TL olduğunu,
Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut ( kira, elektrik, su, yakıt),ulaşım eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarının ( yoksulluk sınırı) 8.638,02 TL olduğunu belirtmiştir.
Bu bağlamda artan yoksulluk ve ekonomik krizin etkisiyle insanlar hayatlarını devam ettirebilecek maddi ve manevi imkânlara ulaşamamakta ve bu imkânsızlık içerisinde yoksullukla mücadele etmekte ve yoksulluk tuzağından çıkamamaktadır.
Yerelden küresele her yerde yoksulluğun azaltılması için mücadele yada iyileştirici pansuman politikaları değil, toplumların içine düştüğü bu yoksulluk tuzağının yok edilmesi için bir mücadele gerekir...