Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı yine bazı sözler sarf etmiş ki, adeta Türk olduğundan şüphe duymamıza neden olabilecek sözler. Daha önce de kendini bilmez, densiz söylemlerde bulunmuş ve cevabını çok sert bir biçimde almıştı, ancak akıllanmamış olacak ki, İngiliz The Guardian gazetesine mülakat verdiği mülakatta “Ankara tarafından yutulabileceğini' ve 'de facto Türkiye iline dönüşebileceğini” ifade etmiş.
Akıncı bazı şeyleri çoktan unutmuş, eğer öyle olmamış olsa bugün bu sözleri söylemez ve Türkiye ile birlikte hareket etmekten bu kadar korkar bir duruma gelmezdi. Kendini kurtarmak ve kendi bekası için dış güçlerin, İngilizlerin ya da Avrupa Birliği’nin ağzı ile konuşmak, ne Akıncı’ya ne de Kıbrıs Türklerine yarar sağlamayacaktır. Geçmişte örnekleri olduğu gibi, birleşik bir Kıbrıs’ta yine Avrupa’nın şımarık çocuğu Türk toplumu üzerinde çeşitli baskılar ve katliamlar yaparken Avrupa ve o çok güvendiği İngiltere sessiz kalmaya devam edecektir.
Eğer 1974’te Türkiye Kıbrıs’a o Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmemiş olsaydı, Akıncı ve onun gibi düşünenler bugün ya hayatta yoklardı, ya da Yunan boyunduruğu altında eziliyor ve Türkiye’ye kaçmak için yollar arıyor olacaklardı; tıpkı Balkanlar’da olduğu gibi.
Akıncı bu sözleri sarf etmeden önce ne içti doğrusu çok merak ediyorum. Benim tarihimde hiçbir Türk bu tür sözler sarf etmez. Akıncı ne içti de böyle oldu acaba?
BİR BABA KENDİNİ YAKTI
Geride bıraktığımız haftanın ikinci yarısında Hatay’da işsiz bir baba çocuklarına ekmek götüremediği için kendini valilik önünde yakarak yaşamına son verdi. Ne acı ki “çocuklarım aç” diye feryat ederek kendini yakan babanın bu eylemi bir belediye meclis üyesi tarafından “Siyasi şov, siyasi manevra” olarak nitelendiriliyor.
Ne ara bu kadar duyarsız bir toplum olduk? Bir baba çocukları aç olduğu ve onlara ekmek götüremediği için kendini yakıyor, bir meclis üyesi siyasi manevra olarak değerlendiriyor. Nasıl bir insanlık, nasıl bir vicdan?
KAHRAMANI KATİLİ OLDU
Bir kız düşünün hayatındaki en değerli varlığı, kendi deyimi ile ‘Kahramanı’ tarafından iki kurşun ile vurularak öldürülüyor. Neden? Çok basit ve 21. Yüzyılda söz konusu edilemeyecek bir neden. Erkek arkadaşı varmış. Bu gerekçe ile bir baba kızını önce göğsünden, sonra da can havli ile kaçmaya çalışan kızını ikinci bir kurşunla da sırtından vurarak öldürüyor ve öylece yol kenarında bırakıp gidiyor.
Böyle bir baba olabilir mi? Kızının tanımı ile böyle bir baba kızının ‘kahramanı’ olabilir mi? Olamadı ve kızının genç yaşta yaşamdan kopardı ve kızının katili oldu. Ya da genç kızın kahramanım dediği bebesi kahramanlıktan öte katili oldu.
Biz ne ara bu hale geldik? Biz dinimizdeki hoşgörüyü ne ara unutup ‘öldürmenin günah’ olduğunu söyleyen dinimize rağmen kendi ellerimizle kızlarımızın canını kendi ellerimizle alır hale geldik?