ıllar içinde din, dil, ırk, cinsiyet, etnik köken ayırımı yapmadan yüzlerce çocuk yetiştirdim. İlk atandığım gün sınıfa girdiğim zaman dün gibi belleğimde. Meraklı bakışlar üzerimde ve ben korkuyorum. "Ya yapamazsam" diyorum. İlkokul öğretmenim Füsun Yüksel'i anımsıyorum. Oysa eğitim-öğretim yaşantımda ne çok öğretmen gelip geçmişti. Her biri ayrı bir iz bırakmıştı. Ama o anda anımsadığım ilkokul öğretmenim oldu. O günün üzerinden günler, haftalar, aylar ve yıllar geçti...
Ben bir öğretmenim...
Yıllar içinde atandığım her okulda mesleğime sıfırdan başladım. Her çocuğun bir yaşam olduğunu da... Kendime göre kurallarım oldu. Örneğin sınıfa başka bir okul ya da başka bir yerden gelen öğrencilerime daha farklı davrandım. Çünkü ben bir memur çocuğuydum. Her gittiğim okulda kendimi kabullendirmek için çok uğraş verdiğimi iyi bildiğim için... Anne ya da babasını yitiren çocuklarıma daha bir farklı davrandım. Onların acısını içimde hissederek yaklaştım. Gözyaşlarına hiç dayanamadım örneğin. Oturup çocuklarımla ağladığım günde oldu.
Ben bir öğretmenim...
Çocuklarım dedim. Benim çocuklarımdan bir adım önde oldular hep. Lokmamı paylaştım zaman geldi. En çokta sevgimi... İlk görünüm önemlidir deriz ya... Benim sert görünümü gören çocuklarımın önceleri benden nasıl çekindiklerini ama zaman içinde alıştıklarını gördüm.
Ben bir öğretmenim...
Ülkemin doğusunda da, batısında da görev yaptım. Ağır koşullarda da çalıştım. Zaman geldi yakındım. Hayaller kurdum... Ahhh bir emekli olsam dedim... Ama o gün yaklaştıkça içimde fırtınalar kopmaya başladı. Bu sene, öbür sene derken... Bir baktım ki önceliği öz çocuklarım almış. İşte o zaman dedim ki “Artık zamanı geldi, emanet olan öğrencilerim önceliği öz çocuklarıma kaptırmış...
Ben bir öğretmenim...
Sivas-Şarkışla-Gürçayır Kasabasında başladığım meslek yaşantım, Aydın-Ortaklar AÖL’de son buldu.
Ben bir öğretmenim...
Yıllar içine neler sığdırmışım meğer. Dönüp bakıyorum geçmişe. Anılar denizinde bazen bir gülümseme oturuyor yüzüme, bazen bir hüzün... Bazen iki damla gözyaşı süzülüp gidiyor anılar denizine katkıda bulunmaya...
Ben bir öğretmenim...
İyi ki öğretmen olup hizmet etmişim. Bugün bir şansım daha olsa... Ne iş yapmayı istersin deseler?... Bir an bile düşünmem. Öğretmenlik derim.
Zaman zaman geçmişi sorgularken buluyorum kendimi. Şu sanal alem sayesinde Sivas-Şarkışla'dan da, Isparta-Keçiborlu'dan da, Bergama, Aydın'dan da birçok öğrencimle iletişimim kopmadı. Bir çoğu ile yeniden karşılaştım. Her biri ayrı bir değer benim için. Her biri en güzel meslekleri edinmişler, ülkesini seven çocuklarım... Onlarla gurur duyuyorum.
Ben bir öğretmenim...
Ülkemde atanması yapılamayan öğretmenlerim adına üzülüyorum. İçim sızlıyor. Baskılara dayanamayıp yaşamlarına son veren öğretmenleri duydukça yüreğim paramparça oluyor.
Bir zamanlar öğrencim olan, şimdilerde ise pırıl pırıl çocuklar, gençler yetiştiren meslektaşlarımla gurur duyuyorum.
Ve tüm ÖĞRETMENLERİN, ÖĞRETMEN ADAYLARININ, ÖĞRETMEN OLAN ÖĞRENCİLERİMİN GÜNÜNÜ KUTLUYORUM...
(5 Ekim Dünya Öğretmenler Günüdür aslolan amma...24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün "Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği"ni kabul ettiği gündür.)